15 Şubat 2007

Frodo Baggins'e Farklı Bir Bakış

Frodo Baggins’ in psikanalizi olarak okunabilecek J.R.R Tolkien’in Yüzüklerin Efendisi romanı, aslında bir simgeler bütünü olmakla birlikte, psikanalitik terapiye ihtiyaç duyan bir hastanın kartlarını açması, yani serim, olgunlaşma süreci, bir diğer deyişle aktarım ve eve geri dönüş (sonuçlanma) ile açıklanabilir.Dört ana ırkın yaşadığı Orta Dünya’yı ele geçirme, ona hükmetmekte Sauron’un birinci arzu nesnesi olan “yüzük”, çok uzun süre Smeagol’a kendi bedensel amaçları için yarenlik eder... Ve asıl sahibinin güdüsü doğrultusunda nasıl ki Gollum’u hakimiyeti altına aldıysa “hırsız” Biblo Baggins’i de yer altından çıkmak için kullanır. Yıllar boyu Bilbo’nun yaşlanmasını engelleyen, onun için keyifli bir eğlence aracı olan ve Frodo’ya amcasının servetiyle geçen bu sihirli hükmedici yüzük Karanlıkların Efendisi’nin arzusuyla gittikçe uyanır. Sonunda Frodo için arzu nesnesi olmaktan çok uzak, tam tersine kurtulması gereken ağır bir yük olmuştur. Fakat, kaçışın ilk evresiyle ilk travma ve acı da bu genç Hobbit’in kaderine yazılmıştır adeta. Fırtına Vadisi’nde aldığı ilk yara, yüzükle buluşmasının ilk cezası, bir anlamda ‘castration’ın ilk izi, tüm yolculuğu süresince acısını asla unutturmayacaktır ona. Ayrık Vadi’de huzurla gözlerini açmasını terapinin başlangıcı olarak kabul edersek, artık, önünde geçmesi gereken çok zorlu bir yolculuk vardı. Kimsenin gerçekleştirmeye cesaret edemeyeceği görevi genç Baggins üstlendi; ve böylece, tam bu noktada Frodo’nun değişimi, olgunlaşma süreci başladı.
Yükün sorumluluğunu almak başlı başına bir işe kalkışmaktı zaten, her ne kadar yanında onu koruyan kollayanlar olsa da. Serüvenleri boyunca türlü tehlikelerden geçmeleri, korku ve dehşetle tanışması, Yüzük kardeşliğinin farklı sapaklara döndükten sonra Frodo’nun yola Sam’le devam etmesi; Sam’in tüm karşı çıkışlarına rağmen risk alıp Gollum’la arkadaş olması, ona güvenmesi ve Mordor’a gitmek için onu kullanması…aslında, her biri terapinin yavaş yavaş ve temkinle çıkılan basamakları gibi...Ve tedavi gören her hasta gibi Frodo Baggins de hata yapar; fakat ders almasını bilerek yola devam eder. Sam’in samimi, candan yoldaşlığına rağmen çift kişilikli Gollum’a inanarak, ona haksızlık etmesi, acıklı bir değişime uğramış (ve karşılığı olmayan) bu yaratığı dost sanması ve Gollum yüzüğe saldırdığında yanlışını fark etmesi; olgunlaşma sürecinde yolculuğuna yalnız başına devam etmeye karar vermesi kadar önemli ve etkileyici adımdır. Tüm bu zaman boyunca acı çekerek evine özlem duyması onu büyüten, umudunu korumasına yol açan başka bir faktördür. Ama, bu kadar çeşitli evreden sonra, cezasını çok kötü aldığı en son hatasını yapar. Yüzüğü, dövüldüğü ocağa atmadan önce son bir kez takması, onun parmağına malolur.


Babanın gözüne en yakın yerde cinsel ilişkiye girmenin cezası ‘castration’ dur”, tanımına tıpa tıp uyan bu hareketiyle, acısını ve izini daima taşıyacağı bu hatayla, ona yol macerası boyunca hükmetmeye çalışan iktidar yüzüğünden en sonunda, onu da Gollum’la beraber ateşler madenine yollayarak kurtulur. Eve dönüş süresince “Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak” diyerek, farkındalığa varan ve kendini sorgulayan Frodo Baggins’in terapisi evi Shire da değil ama Elfler’in uzak Batı Diyar’ına yolculuklarıyla nihayete erer.
Psikanalitik bakış açısıyla olgunlaşama sürecini ve “eve dönüşü” yani terapi sürecinde kazanılanları kendi hayatına uygulayabilen insan terapiyi başarıyla tamamlamış sayılabilir ki artık terapinin başındaki korkuların ve endişelerin o insan için geçerli olmaması gerekir. Bunu göz önüne aldığımızda, geri dönülen evin, yaşantının eskisi gibi olmaması, bir farklılığın aranması ve yaratılmak istenmesi doğaldır. Frodo Baggins’in yaptığı da geçirdiği olgunlaşma süreci ve edindikleriyle, terapinin son noktasını tamamlamak için yeni evine doğru yelken açmaktır...