12 Ocak 2010

Gitti Geldi: Vavien!


Dikkat! Bu yazı film hakkında izlemeyenler için bolca ipucu ve detay içermektedir. Filmi seyrettikten sonra okumanız şiddetle tavsiye olunur…

Geçen cumartesi (9 Ocak 2010) nihayet Vavien'e gitme fırsatını kendime yarattım. İstanbul’un fazla rağbet görmeyen ve bütün kampanya, bilet indirimlerine rağmen can çekişen sinema salonlarından birinde, Osmanbey’deki Gazi Sinemalarında akşamüstü seansına girdim. Hem de Kuştepe’den yarım saat içerisinde, bildiğiniz koşturarak yetiştim 17:00 gösterimine. İçeri girdiğimde film başlayalı henüz 3 dakika olmuştu. Bankamatikten para çekmek zorunda olmasaydım o gecikme bile olmayacaktı hani. Neyse, yer gösterici elemana 1 lirayı uzattığımda yorgun, terli ama mutluydum.







Lafı fazla dolandırmadan film kritiğine gelirsek, senaryosunu başrol roldeki Engin Günaydın’ın kaleme aldığı Vavien için, içinde bulunduğu ülke sinemasına göre pekâlâ orijinal bir konusu var diyebiliriz. Taylan biraderlerin senaryoyu ele alınış tarzı çok sıra dışı değil belki ama küçük dünyaları olan küçük insanların, boylarından büyük planlar yapmaya kalktığında başlarına ne işler açılacağı filme ölçüsüyle yedirilmiş. Başrolde Celal (Engin Günaydın) ve Sevilay (Binnur Kaya) karakterlerinin yanı sıra yardımcı oyuncular da, Celal’in abisi Cemal rolünde Settar Tanrıöğen ve şehrin kadın milletvekilini canlandıran Serra Yılmaz, en az başroller kadar öne çıkan oyunculuklarını konuşturuyorlar.


Özellikle “yardımcı erkek oyuncu” kadrosunun en sağlam isimlerinden olan Settar Tanrıöğen, Cemal’in kimliğine öyle bir bürünmüş ki, kendisini tanımasak taşralı, sıradan elektrikçi bir esnafa filmde rol vermişler diyeceğiz! Fakat Binnur Kaya’nın canlandırdığı Sevilay, özellikle filmin ikinci yarısından sonra, yani işler çetrefilleşince, gerçekten nefis bir karakter oluyor. O kadının önce şüpheci bakışlarına sonra da saflığına ve sevgisine o kadar inandım ki, gerçekten karakter adına, yaşadıkları için üzüldüm! Parasını geri alıp, kocasını boşamayı düşünmemesi bir yana, her şeye rağmen elindekiyle mutlu olmaya çalışması çok inandırıcı çizilmiş. Bu açıdan hem yönetmenleri, hem senaryoyu ve tabiî ki Binnur Kaya’nın oyunculuğunu kutluyorum.



Senaryonun kusur bulmayı seven izleyiciye göre, soru işareti taşıyan bazı yönleri de yok değil. 20 yıldır elektrikçilik yapan esnaf kardeşler nasıl olur da Vavien tekniği ile elektrik tesisatını döşemeyi bilmezler? O mesafeden insan nasıl sapasağlam kurtulur? (Öldürmeyen Allah öldürmüyor hesabı). Bütün jandarma, arama-kurtarma ekipleri kaybolan bir insanı bulamaz da, bir salyangoz toplayıcısı köylü amca buluverir. Gerçi son kriter tam Türkiye’ye has bir önerme. Bunda şaşılacak bir şey yok ama diğer kafa kurcalayan soruları da filmin kara mizah penceresinden aşağıya bırakmak gerek. İşin güzeli filmin karakterleri de bu soruları birbirine soruyor, yani kara mizahın yap-boz parçaları da böylece tamamlanıyor.

Görüntü yönetmeni ise elindeki malzemeye göre ortaya konabilecek en iyi işi çıkarmış diyebiliriz. Tabii ışıklı kenti panaromik bir manzarayla gören tepeden ve üst çekimlerden oldukça yararlanılmış.



Kısacası çokça orta karar ve sinema tadından yoksun filmin yanında Vavien çift taraflı parlayan bir yapım. Finalde yüzünüzde hakim olamadığınız garip bir tebessüm yaratıyor ve sanırım Taylan biraderlerin de amacı tam da bu olmuş.

Son bir not daha filmin web sitesi http://www.vavien.com Türk işi pek çok filme nasip olmayacak kadar güzel ve başarılı bir site olmuş. Vavien yapımı, indirilebilir dosyalar gibi ekstra fikirler standart film sayfalarına göre fark atmış. Bu yazının içinde kullanılan bütün görsel malzemelerin de filmin sitesinden alındığını belirtelim. Yapım ve yayında emeği geçen herkese çok teşekkür ederiz! Son söz olarak Vavien henüz daha vizyondayken gidin, Türk sineması ve sinema salonları kazansın, yeter James Cameron’ın cebine giren paracıklar!




Hiç yorum yok: