1 Nisan 2010

"La mort de Marat" Üstüne Wajda'dan Bir Güzelleme...


"Resim sanatını ele alalım. David'in Marat'ya ithaf ettiği olağanüstü bir tablosu vardır. Danton üzerinde çalışırken elime bu tablonun bir taslağı geçti. Bir küvet; içinde her yanı kana bulanmış yatan Marat, yerde bir bıçak -her şey biçimin yatay düşünüldüğü izlenimini uyandırıyor. Gene de tabloda her şey dikey!




Uzanıp yatmış olanın üzeri bomboş, etraf bomboş. David resmini neden sola doğru genişletmemiş? Bu takdirde orada, işlediği cinayetten sonra kaçan Charlotte Corday'ı görürdük mutlaka. Neden resmi aşağıya uzatmamış? Orada bir kan golüyle karşıla-şırdık, "Halkın Dostu"nun kanıyla. Bunların hiçbirini yapmamış işte. David kim bilir hangi ilhama uyup katledilen devrimciyi detaylandırılmamış, bir anlam içermeyen kocaman bir arka plan üzerine yerleştirmeyi seçmiş.


Belki de katledilenin bedenini, küveti, üzerinde notlar bulunan dağınık kâğıtları, katilin bıçağını çizmekle devrim ressamı, Marat'nm dostu olarak görevini yerine getirdiğini düşünmüştür. Belki de genel olarak ölümü düşünmüştür, günün birinde hepimizin (ve devrimcilerin herkesten önce) öleceği düşüncesi aklına takılmıştır: O kocaman alanı, yemyeşil ve bomboş alanı bunun için boyamıştır. "Kendini önemsememek" ve "önemsiz" kavramları arasında koca bir uçurum vardır. La mort de Marat tablosunun dikey biçimi kendini önemsemeyen bir biçimdir ama kesinlikle önemlidir. Sinemada sanatsal özgürlüğün yeri nerededir sorusuna benim verdiğim cevap işte budur: Her yerde! Sizin bu özgürlüğü keşfettiğiniz her yerde!"

Kaynak:
ANDRZEJ WAJDA, Sinema ve Ben, Çev.Füsun Ant,Afa yayınları,Ocak, 1993 sf:112



Dipnot: Bloga alıntılamazsam ölürdüm; çok şükür ki yaşıyorum!


Hiç yorum yok: