8 Ağustos 2006

AMERİKALILARIN “KİMLİK” BUNALIMI


“Yüksek mevkilere ait dizüstü bilgisayarlarının bir salgın şeklinde çalınması Amerikalıların kişisel bilgilerinin ne derece savunmasız ve de suiistimale açık olduğunu gösterdi.”

Mayıs ayından bu yana milyonlarca Amerikalı banka hesaplarındaki dengesizliklerden ve zarara uğradığı kredilerden dolayı mağdur olmuş durumda. Fakat nedeni bizdeki gibi borsanın bir hapşırıkla inip çıkması ya da dipsiz kredi kartı borçları değil. Amerikalılar gizli kişisel verilerinin ele geçirilmesiyle, “kimlik hırsızlığının kurbanı” oldu. Bu aksiyon ve gerilim dolu Hollywood filmlerinin günlük hayata taşındığı “şimdilik” son mecra..
Tarım Bakanlığı, Gazi İşleri Bakanlığı, Mali Hizmetler Dairesi gibi ciddi kurumlar binlerce, milyonlarca çalışanının verilerinin gizlilik hakkını, dizüstü bilgisayar hırsızlarına kaptırmış durumda. Üstelik bilgisayarın illa geleneksel yöntemle çalınmış olması da gerekmiyor. Tarım Bakanlığı’ndan yapılan bir açıklamaya göre bir “hacker” sistemi kırıp, Washington D.C. bölgesinde görevli 26,000 çalışanının kişisel verilerine ulaştı. Dahası Federal Ticaret Komisyonu, ki bu kurum Amerika’da gerçekleşen kimlik hırsızlıklarını izlemek ve gözetmekle görevli, geçtiğimiz haziran ayında kendi sistemine ait ve on binlerce insanın mali hesap numaralarının saklandığı iki dizüstü bilgisayarını çaldırdı. Toplam verilere göre son bir buçuk yılda yaklaşık 85 milyon Amerikalı kişisel bilgilerinin çalınmış olabileceğine dair uyarı bildirimi aldı.



identitytaking
Ülkemizde de vizyona giren Identity (Kimlik) ve Taking Lives (Hayatın Benim) gibi sinema yapımları kimlik bunalımını psikolojik gerilim açısından incelese de, akıllı hırsızların kimlik arayışları banka hesap numaralarından ibaret görünüyor.

“Hırsızlığın yazını” yaşan Amerika’da sorun, sadece kişisel maddi zararlarla sınırlı değil. Medyaya göre, bütün bu olan biten vakaları hükümet ve özel sektör yöneticileri göz önünde bulundurmalı ve veri güvenliği ile ilgili kanun mutlaka kongre onayına sunulmalı. İşverenlerinin veri bankasına sosyal güvenlik numaralarıyla beraber birkaç bilgi vermekten başka hiçbir suçu olmayan insanlar fahiş alışverişlere, ciddi zaman kayıplarına ve sinirsel gerilmelere maruz kalıyor. Yeter ki bu diz üstü bilgisayarlar doğru ve usta hırsızın eline geçmiş olsun. Federal Ticaret Komisyonuna (FTC) göre, kimlik hırsızlığı Amerikalı tüketicilere 2002 yılında 5 milyar dolara mal olmuş durumda.
Ülkemizde son zamanlarda yeni yeni yerleşmeye başlayan e-ticareti, internet bankacılığını ve diğer elektronik hizmetleri, geçtiğimiz on yılda oldukça yaygın bir şekilde kullanan Amerikalılar, kişisel verilerini siberalemde kamuoyunun güvenini kazanmış ortamlara aktarırken çekinmiyorlar. Öyleyse şifrelenmiş verinin ofis dışına çıkartılması ya da başarılı bir hacker saldırısına maruz kalmak, bu gibi sistemlerin bir çoğunun henüz benimsenemediğini mi gösteriyor? ‘Her sistemin ufak tefek kusurları vardır’ deyip, veri hırsızlığına göz yumabilir miyiz?

Türkiye’de halen pastanın oldukça büyük bir yüzdesi geleneksel yöntemleri, yani alacağı ürünü gidip gözüyle görmeyi, ya da havalesini kuyruklarda bekleme pahasına elden yapmayı e-ticarete ve internet bankacılığına tercih ediyor. İnterneti en yaygın olarak kullanan üst orta kesim de kişisel verilerin gizliliği konusunda ve özellikle kredi kartı numarasının kutucuklarını doldururken oldukça tedirgin. Artık birçok firma gizlilik güvencesi verse de, Türk kullanıcılar “enter”a basmadan önce bir kez daha düşünüyor…

Washington Post gazetesinden derlenmiştir (5 Ağustos 2006)