21 Temmuz 2009

Saros Körfezi'nin Mavisinde...



Marmara Bölgesi'nde, Trakya'nın güneybatı kıyısında bir girinti gibi görünen Saros Körfezi, Edirne’nin Enez ve Keşan ilçeleri kıyıları ile Çanakkale’nin Eceabat ve Gelibolu ilçelerinin kıyıları arasında 60 km kadar içeriye doğru sokulmaktadır. Tektonik kökenli bir çöküntü alanı olan Saros Körfezi, Marmara Denizi ortasındaki çukurluklardan sonra İzmit Körfezi-Sapanca Gölü-Adapazan Ovası çukur alanlar dizisiyle Kuzey Anadolu Kırık Kuşağına bağlanmaktadır.


Bu nedenle Saros Körfezi kıyıları ile körfezi Marmara Denizden ayıran Bolayır Kıstağı, uzmanla tarafından deprem açısından aktif hatlar olarak gösterilmektedir. Körfezin kuzey kıyısı önünde derinliği 90 metreyi geçmeyen ve genişliği yaklaşık 10 km olan bir kıta sahanlığı yer almaktadır. Bu kesimde Saros Adaları adıyla anılan ve ikisi çok küçük olan üç ada bulunmaktadır. Kıta sahanlığı çok dar olan güney kıyısının hemen açığında uzanan oluğun derinliği 695 metreye ulaştığı bilinmektedir.

İlkçağda ismi Melas veya Xeros olan Saros Körfezi’nin doğusunda Evreşe Ovası uzanır. İlkçağda Kavak Deresi¬nin taşıyıp yığdığı alüvyonlarla oluşan ovada jeomorfolojik açıdan ilginç dokuz yuvarlak tepe yer almaktadır. Saros Adalarıyla aynı doğrultuyu izleyen bu tepelerin volkanik kayaçlardan oluşması, Saros Körfezi ile Evreşe Ovası arasındaki jeolojik köken birliğinin adet kanıtı gibidir.

Körfezin alçak olan kuzey kıyısında iki adet lagün vardır. Bunlar Tuzla Gölü ile 15 km kadar batısındaki Tuz Gölüdür. Başta Bakla Burnu olmak üzere güneydeki Gelibolu Yarımadasının yüksek kıyılarında deniz sekileri vardır.

Sularında akıntının ters yönlü olduğu Saros Körfezi, Ege Denizinde tuzluluğun en çok görüldüğü noktalardan biridir. Sudaki yüksek oranda oksijen ve küçük derinlerin taşımasıyla gelen minareler, körfezin balık açısından oldukça zengin olmasını sağlamıştır. Yer yer insan yerleşmesi olmasına rağmen kumsalları temiz olan Saros Körfezi, birçok canlı türünü barındıran bir sualtı cenneti gibidir. Büyük bir yerleşim bölgesinin ya da sanayileşmenin olmaması, Saros’un temiz kalmış olmasının en önemli nedeni.

Karadeniz ve Akdeniz sularının buluşma noktası olan Ege Denizi'nin kendine has bir yapısı ve farklı 0özellikleri var. Örneğin, Ege Denizinin kuzey ve güney suları ısı ve tuzluluk yönünden birbirinden oldukça farklıdır. Yaz aylarında deniz suyunun yüzeydeki sıcaklığı 20 dereceye kadar çıkarken, 10 metrenin aşağısındaki derinlikte sıcaklık 15-17 derece civarında ölçülüyor. Bütün bu özellikler birleşince, hem soğuk hem sıcak suları seven canlı türlerinin buluşma mekanı Saros Körfezi oluyor.
Saros Körfezi’nin görünen yüzünden derinlerine doğru indiğimizde bambaşka bir yaşam ortamı bize kapılarını açıyor. Saros Körfezi’nin faunası dalış meraklılarını ve profesyonellerini yıllardır cezbediyor..

Ege Denizi’nin kuzey tarafında Batı Akdenizli, güney tarafındaysa Doğu Akdenizli türler baskın durumda. Saros Körfezinin ise mineral tuzları açısından zengin Karadeniz ve Marmara Denizi sularıyla beslenmesi bu çeşitliliği daha da artırıyor. Saroz’un suları diğer denizlerle karşılaştırıldığında çok daha berrak; bu özelliği de gelen ışığın daha da derinlere ulaşmasını sağlıyor. Doğal olarak ışık daha derine inince bu seviyede yaşayan canlı türlerinde artış görülüyor; bu canlılarla beslenen dip balıkları da aynı oranda çoğalıyor. Kaptan Cousteau'nun 1970'li yıllarda Saros'ta gerçekleştirdiği dalışlardan sonra, bu körfezi "Kızıldeniz'in kuzey versiyonu" olarak tanımlaması bu gerçeklere dayanıyor.


Bunların yanı sıra Saros kendi kendini temizleyen bir deniz. Bir yıl boyunca şubat, nisan ve temmuz aylarında tabandaki soğuk suyun ve yüzeydeki sıcak suyun oluşturduğu akıntılar, körfezi içineki bütün atık maddelerden temizliyor. Böylece Saros, duruluğunu ve berraklığını korumayı başaran ender denizler arasına giriyor.
Yaz aylarının gelişiyle sularının ısınması ve hava sıcaklığının da artmasıyla dalış tutkunları Saros Körfezi'nin yolunu tutuyor. Bölgenin İstanbul'a yakınlığı bir başka artısı. Amatör ya da profesyonel her seviyedeki dalgıcın listesinin başında Saros geliyor. Sualtı eğitim merkezleri, bölgeye günübirlik geziler, dalış turları düzenliyor. Sualtı sporları kulüplerinin de favori dalış mekanı Saroz körfezi. Çünkü körfezin sualtı biyolojik zenginliği gerçekten hayranlık uyandırıcı.
Bu kadar zengin sualtı fauna ve florası olur da, o bölgede sualtı fotoğrafçılığı olmaz mı? Okyanusta çekildiğini sanabileceğiniz muhteşemlikte manzaraları Saroz önünüze getiriyor.
Birinci Dünya Savaşı'nda batıp da bir daha gün yüzüne çıkamayan gemi enkazları ve bu batıkları kendilerine yaşam ortamı edinen yüzlerce canlı türü, birbirinden güzel kompozisyonlar oluşturuyor.


Saros’da görülebilecek batıklar:
Çanakkale Boğazı çıkışında yer alan Kaptan Franko.
Açıklarda Lundy batığı (27 metre)

Sualtındaki canlı türleri :
kırmızı dal süngerleri (Axinella polypoides);
pamuk süngerleri (pembe, kırmızı veya mor);
Bebek Kayalıkları’nda yer alan sarı sünger anemonları (Parazoanthus axinella);
Bu anemonları kendine ev edinmiş, kaya balıkları, karidesler, mürenler, mığrılar (Conger conger), İstakoz ve yengeçler;
karabaş balıkları;
iskorpit;
kaya balıkları;
hani balıkları;
lahoz ve sarıkuyruk.

Nerelerde dalınır?
Bebek Kayalıkları
Kömür Limanı 8-10 m. Derinlik ile ilk kez dalış yapacaklar için ideal.
Asker Taşı (deniztavşanları ve istakozlar)
Toplar Burnu (mürenler, mığrılar, eşkina, iskorpit ve sünger kaplı mağaralar)
ibrice Limanı (özellikle gece dalışlarında tercih ediliyormuş)
Minnoş Adası (köpekbalığı, vatoz ya da fenerbalığı)

Saros'un her bir farklı noktası keşfedilmeyi bekliyor. Saroz’un maviliğine dalmayı ertelemeyin; ülkemizdeki bu sualtı doğa harikasını yerinde görün.


Detaylar için: http://www.saroskorfezi.com/

Hiç yorum yok: