30 Mayıs 2009

Pandora'nın Kutusu'ndan röportaj çıkarsa...


Yeşim Ustaoğlu'nun son filmi "Pandora’nın Kutusu" önce yurtdışı festival gösterimlerinde, ardında da Türkiye'de gösterime girmesiyle oldukça beğeni toplayan yeni Türk sineması yapımlarından biri oldu. Gnctrkcll'in internet sitesinden de SERDAR AKBIYIK, filmin öne çıkan oyuncularından Osman Sonant (Mehmet) ile bir röportaj gerçekleştirmiş.
Aslında tiyatrocu olan bu yetenekli oyuncuyu kendi ağzından dinleyiniz. Buyrunuz...




Cihangir’de Mehmet kadar yürekli adam var mı?

Yeşim Ustaoğlu’nun Pandora’nın Kutusu filmi bir çok festivale konuk oldu. Ödüller aldı, vizyona girdi, oyuncuları ayrı ayrı ilgi gördü. Bütün bu isimler arasında biri var ki belki de en büyük patlamayı o yaptı. Filmde ailenin ayrıksı oğlu Mehmet’i canlandıran Osman Sonant günümüz gençlerinin büyük beğenisini kazandı. Hiçliğini kabul etmiş, bir hırsı olmayan bu karakterin izleyicileri niçin bu kadar etkilediğini Osman Sonant’a sorduk.

Pandora’nın Kutusu projesine nasıl dahil oldunuz?

Her şey çok ani gelişti. Kenter Tiyatrosu'nda Gece Mevsimi adlı oyunda oynuyordum, Yeşim Hanım orda seyretmiş beni, görüşmeye çağırdılar, 1 saate yakın kendimden, hayatımdan bahsettim, çok samimi bir görüşmeydi ki buna bu piyasada pek rastlanmıyor, yani yönetmen ya da yapımcılar çalışacakları oyuncuları tanımak için çaba sarf etmiyorlar ve çok yetenekli insanları gözden kaçırıyorlar. Konuya dönecek olursak bu görüşme sonrasında hemen dahil oldum filme.

Rolünüze hazırlanırken herhangi bir özel çalışma yaptınız mı?

Aslında yaptım diyebilirim. Rol için fiziki değişim gerekiyordu. Yaklaşık 8 ay boyunca sakal ve saç uzattım, kıyafet tarzımı Mehmet'inkine yaklaştırdım hatta bazı davranışlarımı da... İnsan aynaya baktığında şok olabiliyor bazen. Bu aslında bu ülkede çok örneği olmayan bir durum, sonuçta bir çok başka iş fırsatını kaçırabiliyorsunuz. Peruk ya da takma sakalla da çözülebilirdi bu durum ama Yeşim hanım da ben de doğal olmasını istedik. Bunun dışında kitaplar okudum, nihilizmle ilgili araştırmalar yaptım. Büyük bir konsantrasyon süreciydi.


Filmde oynadığınız karakter bir hayat biçimini çok iyi yorumluyordu. Cihangir ve çevresinde bu tür insanları gözlemlediniz mi?

Cihangir 'de Mehmet kadar yürekli, kararlı ve hiçliğini kabul etmiş ,kendisiyle barışık bir adam görmedim ben açıkçası, belki vardır bilemem..

Konservatuar mezunusunuz ve mesleğe tiyatro ile başlamışsınız. Bu ilk filminiz olduğuna göre sinema ile tiyatro oyunculuğu arasında ne gibi bir fark görüyorsunuz?

Teknik açıdan değişiklikler oluyor.Adapte olmak için bir zaman gerekiyor kolay bir geçiş değil.Ama sinema, çok öğretici ve oyuncunun ufkunu açan bir deneyim…

Yönetmen Yeşim Ustaoğlu’nun filmi kendi tecrübelerinden de yararlanarak çektiğini biliyoruz. Sizin yakın çevrenizde Alzheimer ile bir tecrübeniz oldu mu?

Yakın çevremde olmadı hiç. Çok hassas bir durum bu,Yeşim hanım sırf bu yüzden senaryo'nun yönünü değiştirdi. Bu hastalıkla ilgili herkesin standart bir bilgiye sahip olması şart .

Filmde rol alan Tsilla Chelton çok ilginç bir karakter. Siz de oyunculuk kariyerinin başında yer alan bir isim sayılırsınız. Chelton sizi nasıl etkiledi?

Tsilla, insanın hayatında bir kez karşılaşabileceği tipte insanlardandı. Her yönüyle, insanlığıyla da oyunculuğuyla da.. İngilizler'in Mary Poppins diye bir büyücü dadı kahramanı vardır. Mary Poppins nasıl Londra'da bir ailenin ve bir mahallenin hayatını kısa zamanda güzelliklerle, umutla, sevgiyle doldurup zamanı dolunca geldiği yere döndüyse Tsilla da bizim hayatlarımızda böyle bir büyülü etki bırakıp geldiği yere dönmüştür. Bu benim için büyük bir onur.

Oynadığınız karakter dışa karşı kapalı ve her şeye yabancı takılan bir karakter. Bu bağlamda Nuri Bilge Ceylan karakterleriyle benzeşiyor. Belki Semih Kaplanoğlu’nun da üçlemesindeki baş karakterlerle bir bağ kurabiliriz. Son dönem Türk Sineması’ndaki bu benzer karakterlerin sinemacıların derdi olmasını neye bağlıyorsunuz?

Bunlar Mehmet 'le bazı yönleriyle benzer bazı yönleriyle çok farklı tabi... . İnsan gitgide daha dışa kapalı ve her şeye yabancı hale gelmedi mi zaten? Bizlerden bahsediyorum, hepimizden! Bu karakterler, ‘gerçeklerin’ sinemadaki yansımaları. Daha başka gerçeklerin de bir şekilde yansıtılması gerekiyor o perdeye, ama bu mevcut düşünce özgürlüğüyle mümkün mü? Bu da benim kafamdaki bir soru...

Televizyon dizilerinde de rol aldığınızı biliyoruz. Dizi sektörünün genç oyuncular için biraz yorucu olduğu veya oyunculuk dili oluşturmada bir dezavantaj yarattığına katılıyor musunuz?

Bu çok uzun bir konu, birçok açılımı var bu sorunun aslında. Bugüne kadar bazı standartların oluşturulamadığını biliyoruz, çalışma saatleri, ödemeler, programsızlık vs. Oyuncular dizi sektöründe belki de en az yorulanlar bunu unutmayalım. Orada büyük fedakarlıklarla çalışan birçok emekçi var. Bu standartlar oluşur ve oturursa herkesin işi kolaylaşacak. Oyunculuk diline gelince, bu yazının diliyle çok alakalı, duygu sömürüsünden ya da sululuktan arınmış daha gerçekçi dramalar ya da Türk mizah anlayışına layık komediler lazım..


Türk sinemasında yönetmen filmlerinin bir gişe derdi var. Bunun sebebi nedir? Kaliteli filmler ile Türk izleyicisinin buluşması noktasında bir oyuncu olarak ne önerirsiniz?

Reklam!!! Görsel, işitsel, her türlü reklam ve iletişim yollarının kullanılması mecburidir. Ama bu yönetmenin değil, yapımcı ve sponsorların ya da sanata değer vermesi gereken medya patronlarının işidir.

Sinemamızın dışa açılması hakkında ne gibi problemlerimiz olduğuna inanıyorsunuz?

Aslında birkaç yıl önce bu sorunun cevabı başkaydı, bugün başka. Çünkü son birkaç yıl içinde birçok Türk filmi yurtdışında saygın festivallerde çok değerli ödüller kazandı ve kazanmaya devam ediyor. Bu ilerleyen yıllarda katlanarak artacak bence. Ama eğer ticari bir açılımdan bahsediyorsak o zaman yabancı dilde, özellikle ingilizce film çekilmesi bu konuda bir büyük avantaj sağlayabilir. Elbette kültürün simgesi dilidir. Ancak bu kalıp, ticari bazı işler için kırılabilir. Dünyada başarılı örnekleri vardır bunun. Biz de deneyebiliriz. Tabi bunun için yabancı dile hakim oyuncular gerek ki bunların sayısı epey az. Bir başka yol da dünyaca ünlü isimleri filmlerimizde oynatmaktır.


kaynak: http://gnctrkcll.turkcell.com.tr/sinema/haber/cihangirde-mehmet-kadar-yurekli-adam-var-mi-13831

Hiç yorum yok: