20 Ağustos 2009

Bir sokak güzellemesi...




Taksim’den, Gümüşsuyu üzerinden Beşiktaş’a inerken, Alman Konsolosluğu’ndan itibaren sağda tarafta sıralanmış olan daracık, şirin sokaklar vardır. Ben bu sokakları ayrı bir severim.“İskele verilmeden vapurdan atlayan insanların şehrinde/denize çıkar bütün sokaklar” dizelerini sıra sıra Kabataş’a inen bu sokakları gördüğümde yazmışlığım da vardır.




İşte bu sokaklardan biri tam askeri hastane ve İTÜ kampusunun kesiştiği noktaya denk gelen Sulak Çeşme Sokak. Burası arabalar için çıkmaz, yayalar için çıkan ve hatta mola mekânı olan bir sokak. Zira yarısı merdivenli ve set üstü gibi kullanarak oturmaya, manzara karşısında dinlenmeye gayet müsait.



Günlerden bir gün elimde fotoğraf makinesi, Taksim’den Beşiktaş’a avare avare yürüdüğüm kim bilir kaçıncı seferde biraz keyif yapmak için bu merdivenlere oturdum. Saatler çakır akşam karanlığına çeyrek vardı. Birkaç dakika sonra sokağın girişinde, bir genç kızın yüksek sesli bağrışları duyuldu. Yanındaki delikanlıyla avaz avaz tartışıyor, hatta kavga ediyordu. “Gitmeyeceksin, görüşmeyeceksin dediysem, o kadar! O herifle görüşmeyeceksin” diye bağırıyordu seslerden erkek olanı. Kız da ciyaklayarak “Sana ne be! Sana ne! Seni ilgilendirmez artık. Ayrıldık biz anlamıyor musun, bitti! Sen bana karışamazsın.” sözleriyle karşılık verdi ve tam arkasını dönüp benim olduğum yöne doğru inecekti ki adam kızı kolundan kavrayıp “Ne demek lan karışamazsın? Hiçbir yere gidemezsin! Gel buraya!” diyerek hatun kişiyi tuttu. Ben de çevreme kamera, set, çekim falan var mı diye bakındım. Çünkü, doğallığından ötürü şahane bir kavga sahnesiydi, kayıtlara geçememesi sahne sanatları açısından zayi oldu. Tabii çift arkadaşlar bu kadar bağrışınca 3 kişilik daracık sokağımıza bir iki meraklı bakış daha dahil oldu. Yaşlıca bir amca ‘evladım, mevladım’ diye yaklaşacak oldu. Kız delikanlıya dönerek “Rezil olduk sayende” gibisinden tekrar bağırdı ve yukarıya, Taksim yönüne doğru çıkmaya başladılar, kız önde erkek peşinde. O dakikada hali hazırda zaten sevdiğim bu sokağın müthiş manzaralı bir sahneye dekor olabileceğine inandım. Bir gün, hiç işime yaramayacak bile olsa böyle bir çift kavgasını Sulak Çeşme Sokak’ta çekmeye karar verdim.
İşte bu da böyle bir anımdı…


Fotoğraflar: © Duygu Kocabaylıoğlu

Dip not: Bahsettiğim çift kavga ederken çaktırmadan fotoğraflarını çekmiştim. Bir hesapladım 2 yıl olmuş. 5 saattir tüm kayıtlı fotoğraflarımı alt üst ettim, sırf siz sevgili Limonlukçularla paylaşayım diye, fakat bulamadım bi'türlü. Uçan bir kaç harddiskimden birinde mefta olup gitmiş anımın görseli. Neyse, nasıl olsa bizzat çekicem o sahneyi ben:)





Hiç yorum yok: