29 Haziran 2014

Ölümlerden Ölüm Beğen Tom!



1962 New York doğumlu Tom Cruise, ‘86 yılında henüz 24 yaşındayken rol aldığı Top Gun filminden bu yana hayatımızda. Önce karakteristik yakışıklılığı ile beyazperdede boy göstermeye başladı; sonrasındaysa Dustin Hoffman ile karşılıklı oynadığı Yağmur Adam (1988), ardından ilk Oscar adaylığını aldığı Doğum Günü 4 Temmuz (Born on the Fourth of July (1989), Birkaç İyi Adam (A Few Good Men 1992) ve Vampirle Görüşme (Interview with the Vampire: The Vampire Chronicles 1994) gibi dönemin en iyi işlerini başarıyla sırtladı. 1996 Jerry Maguire ile gelen ikinci Oscar adaylığından sonra “kaşesi” gitgide artınca ‘blockbuster’ tabir ettiğimiz gişe filmlerinin de bir numaralı adamı oldu çıktı. Bu sürecin de yine 1996’da gelen Görevimiz Tehlike başladığını söylesek herhalde başımız ağrımaz.


Vizyona yeni giren son filmi Yarının Sınırında için uzun bir Tom Cruise filmografisiyle başlamamın nedeni ise eleştirmenler tarafından ünlü oyuncuya artık iyice burun kıvrılıyor olması. Seyirci Tom Cruise’lu aksiyona bayılıyor ama sinema eleştirmenleri nezdinde Cruise’un bir karakter oyunculuğundan çok sipariş “Dünyayı kurtaran adam” kostümüne bürünmesi ve bunu milyon dolarlık bütçelerle, sorunsuz CGI efektler ve müthiş pazarlama – reklam stratejileriyle hayata geçiriyor olması sinema sanatı adına bir artı değil. Sene de bir Ethan Hunt ya da ajan Jack olarak seyrettiğimiz oyuncuya ve son filmi Yarının Sınırında’ya baştan fazla prim verilmemesi de bundan kaynaklı. Fakat bu sefer önyargılarınızı kırın! Zira subay Cage rolünde karşımıza çıkan Cruise, bu filmde sıradan bir adam olarak başlayıp, karakter gelişiminde olması gereken tüm basamakları tek tek tırmanarak finale oynuyor.

Japon bilim-kurgu yazarı Hiroshi Sakurazaka’nın All You Need Is Kill adlı romanından, Christopher McQuarrie’nin (Olağan Şüpheliler En iyi Senaryo Oscar’ını aldığını anımsatalım) başını çektiği üç kişilik bir senarist ekibi tarafından uyarlanan film, yakın bir gelecekte “Mimics” olarak adlandırılan uzaylı yaratıkların yaşayacak yeni bir gezegen bulma amacıyla dünyayı işgal edişlerini merkeze alıyor. Mimics insanoğlunun her hareketini taklit edebilen, tamamen öldürmeye programlanmış, üstelik zihinsel olaraktan bizden fersah fersah ileride bir “makro-organizmanın” savaşçı uzantıları. Tüm kaleleri fethedilmiş, tüm şehirleri tek tek düşmüş insanoğlu ise neredeyse çaresiz; zira Rita Vrataski’nin (Emily Blunt) önderlik ettiği askerlerden oluşan birlikler, dünya çapındaki tüm askeri örgütlenmelere, tüm ordu gazlarına rağmen geri dönüşümsüz biçimde gezegeni kaybetmek üzere. Çünkü olay Mimic’ler ya da alfa’lar ile savaşmak değil, esas beyni bitirmek olmalı; ama bu noktaya henüz gelen olmadığı gibi, ordunun üst düzey komutanları da egosantrik inatlarıyla sahaya zekâ yerine daha çok askeri sürmeyi yegane savaş stratejisi olarak görmekte.

İşte adamımız Cage tüm bu karmaşanın ortasına balıklama düşüveriyor; orduya ve askeri pratiklere ne kadar uzak olduğunu kısa sürede çözdüğümüz ‘fake’ subayımız bir de çatışma esnasında zamanı sıfırlama yetisine bir hediye misali sahip olunca, filmin esas dinamizmi başlıyor. Tom Cruise, Cage rolünde ölüp ölüp diriliyor, zamanı baştan sarıyor, alem ediyor olmuyor, kallem ediyor yine olmuyor; neredeyse “kaderde varsa…” ile başlayan cümleler dudaklarımızdan dökülürken, Cruise pes etmiyor, ettirmiyor. Bize adım adım bir karakter gelişimi sunan ve bunu da oldukça mizahi bir dille yapan film senaryosu, aynı zamanda hikayenin geldiği Doğu kültüründeki kaderciliği de hissettirmeden geçmiyor. Seyirciyi ilk yarıda “bireylerin kaderlerini tek tek değiştirerek nereye varabilirsin?” sorusuyla baş başa bırakan film, “sen ne yaparsan yap hükmedemeyeceği sonuçlar her daim olacaktır” duygusuyla da aslında olay örgüsünü de pekiştiriyor.



Daha önce Geçmisi Olmayan Adam ve Bay ve Bayan Smith filmlerine de yönetmen olarak imza atan ve esas prodüktörlükte dirsek çürütmüş sinemacılardan olan Doug Liman yönetmenliğinde karşımıza gelen Yarının Sınırında’yı projeksiyon ve ses sisteminin kalitesine güvendiğiniz bir sinema salonunda keyifle seyredin. Bilet parasını sonuna kadar hak eden bir yapım olarak Türkiye çapında sinemalarda.


İlk olarak Gerekeni Yap' sitesinde yayınlanmıştır.

Hiç yorum yok: