8 Şubat 2009

Kimliksiz ve kişiliksiz kadın olmaya özenmek..


Genelde Limonluk olarak internette dolaşan "FORWARD-İLETİ" e-postaları yayınlamak adetimiz değildir. Sitemizin içeriğini ağırlıklı olarak özgün çalışmalardan oluşturmaya gayret gösteriyoruz. Forward e-posta yayınlamamamızın bir nedeni de Türkiye'de yaşanan siyasi hayatın spekülasyonlara oldukça açık olması. Her kafadan başka bir ses çıkıyor ve kimi dinleyeceğinizi şaşırıyorsunuz. Fakat dolaşan bir kaç e-posta içerisinde gerçekten fikren hoşumuza giden ve içeriğini sitemize uygun bulduğumuz metinlerin bazılarını zaman zaman yayınlıyoruz. Aşağıdaki metinde bu kapsamda Limonluk.Net'te henüz okumayanlarla buluşuyor.

'Suratı olmayan kadınla evli olmak' başlıklı yazımı okuyunca Ahmet Durmaz bana aşağıda sizinle paylaşacağım bilgileri iletmiş. Ahmet benim Urfalı bir dostumdur, kendisi ile çeşitli konularda çok güzel sohbetlerimiz olur, Ankaraya geldiği zaman ziyaretime gelir. Kendisine google derim çünkü yanıtlayamayacağı soru yoktur. Okuma konusunda bir kitap kurdudur ve hayatı da kör olma dışında biraz Eric Hoffere benzer.

Ahmet Durmaz dostum diyor ki; sorun yalnız kadını örtmek veya açmak değil, sorun kimlik ve kişilik sorunudur, örtünme, peçe bunların yanında zurnanın son deliğidir.

Bu ifadesini şu sözlerle delillendiriyor Araplarda kadınların adları yoktur. Kadınlara ya numara, ya da tip ve fizyolojik görünümlerine göre bir takım sıfatlar verilir. Örnekler:

Elif: Arap alfabesinin birinci harfi, aynı zamanda arap rakamlarında bir rakamını ifade eder

Saniye: Sani Arapça iki demektir doğan ikinci kıza Saniye adı verilir. (eski dilde ikinci; cümle içinde örnek fazında vermek gerekirse; 'sultan mahmud-u sani.. yani ikinci Mahmut')

Tılte: Telat veya Türkçede selaseden türemedir 3. demektir. Bu isim Anadoluda pek görülmez ama Harranda Araplarda çok bulunur

Raba: Arapçada dörttür. Rabia dördüncü demektir. Anadoluda yaygın bir addır, geçmişte çile çekmiş bir İslam kadının adıdır.

Hamse: Arapça beş demektir Bu isim Harran yöresi Arapları dışında Anadoluda pek bulunmaz.

Sitte: Harranda yaygın bir isim olan Sitte Arapça altı demektir.

Sabe: Arapça yedi demektir. Bu kelime çok değişiklik geçirmiş Sabiha olmuş, İbrahim Tatlıses Sabuha ifadesi ile kullanmıştır.


Sevgili Ahmet Durmaz sekiz ve dokuz rakamı ile ilgili isim var mıydı bilmiyor ama yediden sonra Arapların yazı ismini koyduklarını söylüyor bu yeter anlamına geliyormuş.

Dostumun bilgilendirme mektubu şöyle devam ediyor;

Her zaman ilk doğan kıza Elif adı konmaz, Bazen de Ayşe adını koyarlar, eve ilk gelen kıza evin iaşe işlerini çekip çevirecek gözüyle bakıldığı için Ayşe adı konulur, bazen aş pişirme beklendiği için Avvaş adı konuşur.

Erken doğan prematüre kıza Hadice adı verilir , Hadice Arapçada erken doğmuş prematür kız anlamına gelir.

Çelimsiz ve ufak tefek doğan kızlara Fatma adı verilir, fatm Arapçada süt yanığı, süt kesiği anlamına gelir.

Koyu renkli doğan kızlara esmer anlamına gelen Semra adı verilir. Biraz açık renkli ise aydınlık açık anlamına gelen Zehra adı verilir, iyice beyaz ise Beyza adı verilir.

Bu bilgilerin ışığında hakikaten kadının Arabistanda veya Araplarda kimlik ve kişilik sorunlarının örtünme, peçe ve çarşafa girmeden daha öncelikli olduğu düşünülebilir.

Anadoluda kadın numaralandırılmaz ve sıfatla çağırılmaz, Türklerde ve Anadoluda kadın bir şahsiyettir, bir kimliğe sahiptir.

Hanımağadır, hanım efendidir, kraliçedir, Tanrıçadır. Arap kültürünün ikinci plana ittiği numaralı veya sıfatlı bir nesne değildir. Bu bilgilerin, Arap yaşamına ve tarzına özenen kadınlarımız tarafından da gözden geçirilmesini dilerim.

Yıllar önce Duygu Asena kadının adı yok dediğinde Anadolu kadını için üzülmüştük, oysa Arap toplumunda neredeyse kadın yok.

Kapanmak, çarşaflar içerisine girmek, bu kimliksiz yaşamın son basamağı oluyor. Nedense bir grup kadın bu yolda emin adımlarla ve özgürlük adı altında ilerliyorlar.

Aşksız, sevgisiz ve isimsiz bir hayata kadınların ilerlemesi, böyle bir hayatı tercih etmesi garibime gidiyor. Bunu din adı altında yapmaları garibime gidiyor. Dinin başka bilginleri Yaşar Nuri Öztürk, Beyaz hoca ise değişik bilgiler veriyorlar halbuki. Buna rağmen, bilgisinden kuşku duyulan insanların sözleri ile kadınların kendilerini sosyal hayattan koparmaları, Arap toplumunun özelliklerini benimsemeleri garip değil mi?

Kadını anlamak hakikaten zor.

Yukarıda sevgili dostum Ahmet Durmaz'ın sözleri ile ifade edilen Arap kadını nasıl birinci sınıf insan olabilir ki? Bunlara özenenler, nasıl bir özgürlükten söz ediyorlar acaba.

Haydi diyelim ki insan bunu da tercih edebilir, o zaman başkalarına bunu özgürlük diye anlatmasınlar, dinin gereği diye empoze etmeye kalkmasınlar. Özgürlükse ve gerçekten özgürlüğe inanıyorsak, başkalarının da özgürlüklerine saygı gösterdiklerine inanmamız lazım. İnanamamamızın sebebi kendini özgür kılmak istemeyen birinin başkalarının özgürlüğüne nasıl tahammül edeceğidir.

Türk gibi yaşamak, Anadolu kültürü ile yaşamak kadın kişiliği ve onuru için önemli bir merhaledir.

Enteresan bir kıyaslama.

Oğuzkan Bölükbaşı
orjinal kaynak : http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=110775

Hiç yorum yok: