28 Şubat 2009

Benjamin Button'ın Garip Hikayesi vs. Hayata Tersten Başlasaydık


Dünkü 2009 Oscar incelememizde Benjamin Button'ın Garip Hikayesi'nden bu kadar bahsedip Can Yücel sitemize konuk etmemek olmazdı.
Buyrun bir demet hayatı tersten yaşama hayali...

Hayata Tersten Başlasaydık

Yaşamın en tatsız tarafı sona eriş şeklidir.
Şüphesiz ki yaşamı tersten yaşamak daha güzel, hatta
mükemmel olurdu.
Nasıl mı ?
Cami'de uyanıyorsunuz.
Bir tahta sandık içersinde, herkes karşınızda saf durmuş,
iyiliğinize dua ediyor ve
tüm haklar helal edilmiş vaziyette.
Tabuttan
doğruluyorsunuz, yaşlı, olgun ve ağırbaşlı olarak.
Herkes etrafınızda, büyük bir itibar,
iltifatlar, çocuklar torunlar hepsi hazır.Arabanıza kurulup
evinize gidiyorsunuz.
Doğar doğmaz devlet size maaş
bağlıyor, aylık veya üç ayda bir
maaşınızı alıyorsunuz.
Ne güzel, hazır maaş, hazır ev...
Altmışlı yaşlara kadar her şey
garanti, huzur içinde yaşıyorsunuz.
Sağlığınız gittikçe düzeliyor, kaslar güçleniyor,
kuvvetleniyorsunuz.
Bir gün çalışmak
istiyorsunuz ve ise
ilk başladığınız gün size
hoş geldin hediyesi
olarak bir
plaket ve altın kol saati
veriyor patronunuz..
ve Genel Müdürlük veya
bunun gibi yüksek bir makamdan
tecrübeli bir insan
olarak ise başlıyorsunuz.
Herkes karşınızda el pençe divan...
Vücudunuzda da bazı hoşa giden
hareketler de başlıyor.
Gittikçe zayıflıyor forma giriyorsunuz.
Diğer hormonal aktiviteler artıyor, fevkalade.....
Aman ne güzel günler başlıyor...
Derken bir gün patron size artık
Üniversiteye gitsen daha iyi olur diyor.
Bu arada Babanız ortaya çıkmış, "fazla
çalıştın" diyor "artık eve dön, işi bırak, okumaya başla,
harçlığın benden olsun...
" Keyfe bakar mısınız ? Okuduğunuz dersler
gittikçe kolaylaşıyor.Ekmek elden, su
gölden bir dönem başlıyor. Partiler,
Diskotekler, kızların sayısı artıyor.
Derken Anne ve
Babanız sizi götürüp
getirmeye başlıyor,araba kullanma derdi de
yok artık...
,Günün
birinde sizi okuldan
da alıyorlar, "evde otur,
keyfine bak, oyuncaklarınla oyna" diyorlar...
Mamanız ağzınıza veriliyor, zaman
zaman altınızı bile temizliyorlar,
hatta bu durum alışkanlık yaratıyor ve
hiç tuvalet kullanmamaya başlıyorsunuz.
Derken Anneniz bir
gün size süt verme kararını alıyor ve başka bir
keyifli dönem başlıyor.
Mama artık her yerde,
her an ve en taze şeklinde hazır.
Bir gün karanlık ılık ve sıcak bir ortama giriyorsunuz.
Beslenmek için ağzınızı açmaya dahi gerek yok,
bir kordondan besleniyor, sıcacık,yumuşacık, gürültü ve
patırtısız bir ortamda yaşıyorsunuz.
Küçülüyor, küçülüyor,
ufacık bir hücre halini
alıyorsunuz. Ve günün birinde
hayatınız bitiyor...
CAN YÜCEL


Filmin son bölümünün Can Yücel'in hayali kadar olumlu olduğunu söylemek doğru olmasa bile, belki bir zamanlar F. Scott Fitzgerald'ın 1921 yılında kaleme aldığı The Curious Case of Benjamin Button adlı kısa hikayesini okumuştur üstat da...

Buarada, kulağımıza çalınan dedikodulara göre Benjamin Button'ın Tuhaf Hikayesi'nin orjinalinde de gerçek bir yaşam öyküsünden esinlenilmiş...
.
.
.
Şaka şaka :-)



Hiç yorum yok: