7 Haziran 2009

Akdeniz'in Gözde Adası Girit...


Girit 8.261 km2 yüzölçümü ile Akdeniz'in beşinci büyük adasıdır. Adanın idari merkezi kuzeybatı kıyısında yer alan Kandiye kentidir.
Ada yüzey şekilleri olarak denize dik inen sarp dağlarla kaplıdır. Doğu-batı yönünde uzanan ve dört ana grupta toplanan dağların en yüksek noktası, İda Dağında, 2.456 m. yükseklikte bulunan Stavros tepesidir. Hafif eğimli kuzey kıyısında doğal limanlar ve kıyı ovaları ile Girit'in en büyük kentleri olan Hanya, Rethimnon ve Irâklion (Kandiye) yer almaktadır. Girit'in en geniş düzlüğü, adanın orta güney bölümünde 29 km. kadar uzanan Mesarâ Ovası’dır. Ayrıca Girit Denizi Ege Denizinin en derin bölgesidir. Girit'te Sideron Burnunun doğusunda derinlik 3.294 metreyi bulmaktadır. Fakat ada su kaynakları açısından maalesef fazla zengin değildir.




İklimi ılıman ve tropik arasında değişiklik gösterir. Yazlar Akdeniz’e uygun olarak sıcak ve kurak, kışlarsa ılık geçer. Bitki örtüsü olarak bodur makilerin yanı sıra, zeytin, keçiboynuzu ve portakal ağaçları adanın doğal bitkisi örtüsünü oluştururlar. Girit’te ağırlıklı olarak nüfus Yunanca’nın bir lehçesi olan Rumca’yı konuşan Ortodoks Giritliler’den oluşmaktadır ve yerleşimler genelde kuzey bölgelerdeki düzlüklere dağılmıştır. Yönetim bölgesi Kandiye (Irâklion) olmak üzere ada, Rethimnon, Hanya ve Lasfthi bölgeleriyle dörde bölünmüştür.

Girit’in ekonomisi ağırlıklı olarak tarıma dayalıdır. Yanı sıra, göçebe hayvancılık da yapılmaktadır. Yunanistan’ın başlıca zeytin, zeytinyağı, üzüm, turunç ve keçiboynuzu üretim yerlerinden biri olan Girit adası, ürünlerinin büyük bölümünü anakaraya gönderir. Linyit, alçıtaşı, bakır, demir gibi madenler çıkarılan adada, işlenmiş gıda maddeleri, yapı malzemeleri, seramik, dokuma, sabun, deri ve çelik ürünleri üreten çeşitli işletmeler bulunmaktadır. Birçok ihtiyaç maddesini dışarıdan karşılayan Girit için turizm en önemli geçim kaynaklarından biridir.

Girit'te ilk insan yerleşimleri MÖ. 4yy. civarında görülmektedir. MÖ 3000'lerde adada efsanevi Kral Minos'un adıyla anılan bir Tunç Çağı uygarlığı gelişmiştir. MÖ 2000’li yıllarda Knossos, Phaistos ve Mallia'da pek çok saray inşa edilmiştir. Merkezi Knossos'ta bulunan ve MÖ 16. yüzyılda en parlak dönemini yaşayan denizci Minos uygarlığı heykelcilik, fresk, çanak çömlek ve metal işçiliğiyle öne çıkmıştır. Ada İÖ 1450 dolaylarında büyük olasılıkla Mykenai'den gelen Yunanlıların eline geçmiş.
MÖ 67'de Girit Romalıların fethettiği Berka kenti ile birlikte Kuzey Afrika'ya bağlı bir eyalete dönüşmüştü. MS 395 yılında Bizans İmparatorluğu'na geçti. 824 yılından sonra Araplar adanın bir bölümüne, 1204'te ise Venedikliler tümüne egemen olmuşlardır. Venediklilerin beş yüzyıllık hâkimiyeti boyunca geride bir çok iz bırakmışlardır. Örneğin Kandiye’de Venediklilere ait çok sayıda eser mevcuttur. Günümüzde Venedik Kalesi ve yat limanı olarak hizmet veren Venedik tersanesi bu yapılardandır.
17yy.’da adanın bir bölümünü ele geçiren Osmanlılar, 1669 yılında Venediklileri yenerek bütün Girit'i egemenlikleri altına almışlardır. Osmanlı döneminde Türk nüfusun ağırlıklı olarak yerleşim yeri Kandiye bölgesi olarak kayıtlara geçmiştir. Bugün hala bir Ege kasabasının sıcaklığı ve tanıdıklığı kent merkezine hâkim görünmektedir.
Osmanlıların 1898 yılında adayı terk etmesinden sonra, 1913 yılında Girit idari olarak Yunanistan'a bağlanmıştır.


Nereleri Gezelim?
Kastelli Kisamou: Adayı batısından keşfetmeye başlamak için tercih edilebilecek bir sahil kenti. Girit dilinde Kisamos olarak geçen kentte turistlerin fazla uğramadığı kumsallar yer alıyor. Bu noktadan hareket eden teknelerle Gramvousa Yarımadası'nı gezebilirsiniz. Kisamos’a Hanya'dan otobüsle gidilebiliyor.

Agai Roumeli: Geçmiş yüzyıllarda korsanların barındığı köy, günümüzde tavernaların yer aldığı bir kasaba görünümünde. Eğer trekking meraklısıysanız kuzey yönüne doğru sağlam bir yürüyüş yapabilirsiniz. Ayrıca sporunuza keyif katacak kilise kalıntılarını da bu rota boyunca görebilirsiniz.
Resmo (Rethimnon): Girit’in diğer turistik merkezlerine nazaran Resmo kenti hemen hemen hiç bozulmadan günümüze kadar gelmiş. Zarar gören yapılırsa aslına uygun restore edilmiş. İki katlı cumbalı evlerin sıralandığı daracık sokaklarda yürüyüş yapmak, insanın kendini Foça’da, Ayvalık’ta ya da Bodrum’un şirin kasabalarından birinde hissetmesini sağlıyor.
Üstelik kent merkezinden yürüyerek kumsala inilebiliyor. Bu sahil kıyısında yer alan şık butik otellerde konaklayabilirsiniz. Resmo’da haziran aylarında şarap festivali yapıldığını da hatırlatmakta fayda var.
Plakias: Sakin ve küçük bir balıkçı kasabasıyken, son birkaç yılda kumsalları ve denizi ile tatilcilerin en çok tercih ettiği mekânlardan biri haline gelen Plakias, Girit’in güney kesimini de gezmek isteyenler için güzel bir alternatif.
İraklion (Kandiye): Pek çok turistin Girit’e ilk adımını attığı kent Kandiye. Dört yüz yıllık Venedik hâkimiyetinden geriye pek çok eserin Kandiye’de miras kaldığını belirtmiştik.
Kandiye’nin bu adı da, eski Latince’deki telaffuzunun Venedikliler’in İtalyan aksanına “Kandia” olarak geçmesinden kaynaklanıyor. Osmanlılarda Venediklilerden aynen Kandiye olarak bölgeyi devralmışlar. Hatta kimi dönemler de Kandiye adı tüm adayı nitelendirmek için kullanılmış.


Kentin Venizelou Meydanı en hareketli merkezi nokta. Bu meydanın kuzeyinde liman, güneyinde alışveriş pazarları, batısında ise Hanya kapısı yer alıyor. Kent merkezinde yer alan Aya Titos Kilisesi, Osmanlılar tarafından cami olarak kullanılmış. Heraklion Arkeoloji Müzesi de zengin koleksiyonu ile gezilmeye değer yerlerden; özellikle Hellenistik heykeller müzenin en ilgi çekici parçaları. Burada Girit'in zengin tarihinde yer alan pek çok eseri bir arada görmek mümkün. Pişmiş topraktan yapılmış heykelcikler ise ziyaretçileri Girit’in en eski antik çağlarına götürüyor. Ayrıca, ünlü Minos uygarlığına ait pek çok eser müzede sergileniyor.


Ayrıca, Girit Tarih Müzesi ve ünlü edebiyatçı Nikos Kazanzakis’in müzeye çevrilen evi Kandiye’de (Mirtia köyü) görülmesi gereken yerler listesinde yer alıyor.
Kandiye’nin 50 km kadar doğusunda yer alan Dikte Mağarası’nda pagan inanışın tanrılarından Zeus'un yaşadığına inanılıyor.

Knossos Sarayı en önemli ve en bilinen Minos sarayı. Kandiye’nin ilk sakinleri olan
bu uygarlığın kalıntıları MÖ. 4yy.’a kadar geriye gidiyor. Eldeki veriler ışığında Ege’nin en eski uygarlığı olduğu söyleniyor. Sarayın duvarlarda halen kalan freskler insanı büyülüyor. Saray Kandiye’nin 5km. güneyinde bulunuyor. Kent merkezinden otobüslerle Knossos ulaşabilirsiniz.
Venediklilerin surları ve limandaki kale görülmeye değer Venedik izlerinde. Kentin diğer önemli kiliseleri arasında Aziz Minas Katedrali, Aziz Titus Kilisesi, Aziz Katherin Kilisesi, Aziz Mark Bazilikası yer alıyor.
Kent merkezinde yer alan Aziz Titus Kilisesi, Osmanlılar döneminde cami olarak kullanılmış. Bizans döneminde yapılan ve Venedikliler tarafından onarılan bina 1925 yılında bir kez daha yenilenmiş. Şuan Ortodoks kilisesi olarak hizmet vermeye devam ediyor. .

Arhenas: Kandiye’nin 14 km güneyinde yer alan kasaba’da, Neoklasik dönem’de Girit ve Venedik mimarisiyle inşa edilmiş yapılar görülebilir.

Hanya: Adaya giden turistlerin Kandiye’den sonraki adresi Hanya. Girit'in kuzeybatı kıyısında yer alan Hanya, Osmanlı döneminde adanın idarî merkezi konumundaydı. Günümüzde önemli bir turizm merkezi olan kent 70 binlik nüfusuyla Kandiye’den sonra adanın ikinci büyük yerleşim bölgesi. Liman ve kalesi kentin en ilgi çekici noktalarından biri. Liman bölgesi boyunca lezzetli Akdeniz balıklarından tadabileceğiniz lokantalar bulunuyor. Limanın en ucundaysa Osmanlılardan kalma Yeniçeri Camii yer alıyor. Hanya’da arkeoloji ve denizcilik müzeleri tarih hakkında bilgi sahibi olmak için birebir.

Aya Nikolaos: Mirabello Körfezi kıyısında konumlanmış olan bu şirin tatil limanı, kasabadaki arkeoloji müzesi ile görülmeye değer yerler arasında. Ayrıca, kasabanın yakınında yer alan Dipsiz Göl de görülebilecek doğal güzelliklerden.
Adanın doğusunda yer alan Siteia kasabası ise şarap ve zeytinyağı üretim merkezi.

Nasıl Gidilir?
Türkiye'den Girit'e doğrudan uçuş seferi bulunmuyor. Ancak Atina üstünden aktarmalı olarak Hanya ve Kandiye’ye ulaşmak mümkün.
Ayrıca Pire Limanı'ndan Girit'e feribot seferleri de bulunuyor. Pire –Kandiye arası hızlı feribot ile 9 saat kadar zaman alıyor. Yaz aylarıyla seferler sıklaşıyor.
Yunanistan'a gidecek Türk vatandaşları için vizesi zorunlu.

Telefon kartı ile çalışan kulübeler ve kontörlü telefonlar tüm turistik merkezlerde bulunabiliyor.

Ada içerisinde gönlünüzce gezmek içinse en iyi yöntem kiralık araçlar. Ayrıca ada içi toplu taşıma otobüslerle sağlanıyor. Merkezler arasında seferler oldukça sık. Hanya –Kandiye arası bu otobüslerle yaklaşık 2.5 saat alıyor.

Ayrıca adanın güneyini gezmek isterseniz, kara yolundan ulaşamayacağınız kentlere feribotla gidebilirsiniz. Paleochora, Sougia, Agia Roumeli, Loutro and Hora Sfakion ile güneydeki Gavdos Adası arasında feribot seferleri mevcut.

Ne yenir?
Girit mutfağı, beslenme uzmanlarınca en sağlıklı Akdeniz mutfağı olarak gösterilmektedir. Giritli aşçılar doğadaki her türlü yeşil otu haşlayıp, limon ve zeytin yağ ile salata yapabilecek hünere sahiptirler. Turp otu, ebegümeci, labada, radika bu soslu salatlardan sadece bir kaçıdır. Ayrıca, etli olarak da farklı usullerde pişirilen Maghrata yemeği (Ege sahillerinde Arapsaçı olarak bilinir) anasonlu tadıyla Girit mutfağının en meşhur lezzetlerindendir.
Giritlilerin birbirinden nefis mezeler yaptığını da atlamayalım. Özellikle kabak çiçeği dolmasını yemeden geçmeyin.
Girit’te canınız balık çekerse, Akdeniz’in en lezzetli deniz balıklarını yiyebileceğiniz restoranları her kentin liman sahilinde bulabilmeniz mümkündür.
Nerede kalınır?

Girit'te konaklama için pek çok alternatifiniz var; fakat yaz aylarında iyi bir otel bulmak için önceden rezervasyon yaptırmanız yararınıza olur. Ayrıca küçük pansiyonlar ve butik oteller de oda+kahvaltı ya da sadece oda seçenekleriyle adada hizmet veriyor.

Hiç yorum yok: