20 Mart 2017
Bir Neruda olsa da bize de şiir okusa...
Şili’nin efsane figürlerinden şair, yazar, senatör ve de ‘komünist’
Pablo Neruda’nın 1940’ların sonundaki kaçak/sürgün yaşamını bir kesit
alarak beyazperdeye taşıyan yapım, 69. Cannes Film Festivali'nde
Yönetmenlerin 15 Günü bölümünde kendisine yer bulan Pablo Larraín’in imzasını taşıyor. Tony Manero, Post Mortem, No ve The Club’tan
sonra yine sinefillerin gözdelerinden biri olacak bir filme imza atan
Larrain, kesinlikle hayal kırıklığına uğratmıyor; bilakis festivalin
sabah 8:45 seansını tıklım tıklım doldurtarak, filmini ayakta
alkışlatıyor.

Öteki Sineması' açısından bir baş yapıt: Ay Işığı
Hakkında ne yazsanız az gelecek, kelimelerle ifade edilmesi zor insanlar, durumlar, şahitlikler vardır… Bu listeye bir de ‘filmleri’ ekleyin; ekleyin ki bir giriş paragrafını dahi iki, üç kere silip yeniden baştan başlatan Moonlight/ Ayışığı filminin hakkını belki ancak o şekilde verebiliriz. Size sadece şunu da söyleyebilirim; film Oscar yarışının dolu dizgin devam ettiği şu günlerde seyredilecek en iyi alternatif, en yakın rakiplerini uzak ara açıkta bırakacak bir güce sahip! Vizyondayken sinema perdesinde seyretme şansını sakın kaçırmayın. Sonda söylememiz gerekeni başta söyleyelim ki bu başyapıtın gişesi iki elin parmaklarını geçsin…
Tüm dünya antikaları "rantsal dönüşüm" kıskacında...
Kleber Mendonça Filho, ülkemizde Komşu Sesler filmiyle aşinası olduğumuz Brezilyalı bir sinemacı. 69. Cannes Film Festivali’nde Altın Palmiye için yarışan son filmi Aquarius, bir öncekine benzer temalar ve dokular taşıyan, derdi ve meselesi olan bir yapım.

10 Mart 2017
Babanıza sımsıkı sarılın!
Toni Erdmann yakın zamanda sinema sanatına dair seyrettiğiniz filmler içerisinde görüp görebileceğiniz en hayali-gerçek karakter. Film, dünya prömiyerini yaptığı Cannes Film Festivali’nde eleştirmenleri her zamanki gibi ikiye değil de bu sefer birkaç gruba böldü; izleyenler filme ya koşulsuz bayıldılar, ya etkileyici ama gereksiz biçimde uzun buldular, ya da oldukça sıkıcı olduğunu ve zor katlandıklarını dile getirdiler; ya da ortasında çıktılar! Ülke sinemasında o kadar berbat filmler seyrediyoruz ki 2 saat 45 dakika uzunluğunda da olsa Toni Erdmann’ın ortasında çıkma tepkisini anlamam mümkün değil!
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)