7 Haziran 2010

Cezayir

Cezayir Demokratik Halk Cumhuriyeti’nin başkenti ve en önemli limanı olan Cezayir şehri adeta küllerinden doğmuş bir Akdeniz kentidir. Şehir, kıyıya paralel giden Sahel Tepelerinin yamaçlarında, Cezayir Körfezi boyunca uzanır. Arapçada "ada" anlamına gelen adını, körfezde eskiden var olan küçük adalardan aldığı söylenir. Fakat bugün, biri dışında bu adaların tümü ya anakaraya bağlanmış ya da liman yapımı sırasında ortadan kaldırılmıştır.



Cezayir kenti, Fenikelilerin Kuzey Afrika kıyılarında kurdukları kolonilerden biriydi. Kartacalar ve Romalılar kenti “Icosium” olarak adlandırıyordu. İstilalar sonucunda yıkılan kent, 10. yüzyılda bir Berberi hanedanınca yeniden kuruldu ve Akdeniz'in ticaret merkezlerinden biri haline geldi. 16. yüzyılda bir süre İspanyolların elinde kalan kent, 17. yüzyılda Osmanlı Devleti'ne bağlandıktan sonra daha da güçlenerek Akdeniz'deki ticaret gemilerini soyan korsanların üssü durumuna geldi. Son iki Osmanlı valisinin ikamet ettikleri yer, körfeze egemen bir konumda bulunan, kayalık bir tepeye kurulmuş Kazba Kalesi'ydi.
Fransa’nın 1830'daki işgaliyle, Cezayir sömürge imparatorluklarının askeri ve idari merkezi olmuştur.

Cezayir, II. Dünya Savaşı'nda Kuzey Afrika'daki Müttefik kuvvetlerinin karargâhı, kısa bir süre de Özgür Fransız Hükümeti'nin geçici başkenti olmuştur. 1950'lerde Fransa'ya karşı başlatılan ayaklanmanın merkez şehri olmuştur. 1962 yılında kazanılan bağımsızlıktan sonra, Cezayir yeni kurulan hükümetin de etkisiyle, geri kalmış bir sömürge imajından modern, sosyalist bir topluma ve kente dönüşme sürecine girmiştir. Bugün Cezayir, ağırlıklı olarak hammadde, sanayi ürünü ve genel ihtiyaç malzemesi ithal edilen bir liman kenti konumundadır. Başlıca ihraç ürünleri şarap, turfanda sebze, portakal, demir cevheri ve fosfattır.
Cezayir hakkındaki bu genel kültür bilgilerinden sonra, kent gezimize başlayabiliriz:

Kentin deniz kıyısındaki mahalleleri Akdeniz'in mavisini olanca canlılığıyla önünüze seriyor. Afrika modernizminin farklı atmosferinde, kıyıda uzanan lokantalarda balığınızın tadına bakarken aynı zamanda sahil manzarasının keyfini çıkartabilirsiniz. Fransızların tabiriyle 'Mağrip ülkesinin Marsilyası', turkuaz rengindeki deniziyle, yemyeşil bahçeleri ve çiçekleriyle, mavi ve yeşilin her tonuyla karşınızda uzanıyor. Cezayir’de sanki her sokak çeşit çeşit baharat kokuyor.
Şehir turunuza Cezayir’in kalbi olarak nitelendirilen Kazba (Kasbah) bölgesinden başlayabilirsiniz. Kazba’da Osmanlı idarecilerinin ikamet ettiğini söylemiştik; bu yapılardan Hasan Paşa (Dayı) Sarayı, Fransız işgaline kadar kullanılırken, 1940'lı yıllarda tamamen yıkılmanın eşiğine gelmiş. Bugünse yenileme çalışmaları devam ediyor.

Bölgede görülmeye değer eserler arasında Camii el-Kebir'den ‘geriye kalanlar’ da yer alıyor. 17. yüzyılda inşa edilen Camii el-Cedid (Yeni Cami) ise Camii el-Kebir'i andıracak biçimde tasarlanmış. Eski adı Kahveler Mahallesi olan bölge ise bu iki cami arasında bulunmakta. El Kebir'den El Cedid'e doğru giden yolu izlediğinizde Saida Camii'ne ve Kazba bölgesinin ucunda yer alan Ketchaoua Camii'ne ulaşıyorsunuz. Kaynaklara göre ismi, Keçiova'dan gelen bu cami, buradaki başka bir caminin yıkıntıları üzerine inşa edilen Aziz Philip Katedrali'nden dönüştürelerek yapılmış. Özellikle camideki mermer kolonların ilk camiden, 1600'lü yıllardan miras kaldığı anlatılıyor.
Mahallenin biraz daha aşağısında yer alan Safir Camii, bu civardaki ilk Türk camii olarak biliniyor.
Kent 19. yy’a değin surlarla korunaklı biçimde çevrelenmiş. Surlardan yer yer kalan parçalara Kazba bölgesinde rastlayabilirsiniz. Surların yok olmasının nedeni olarak Fransızların işgal sonrasındaki politikası gösteriliyor. Ünlü Osmanlı amirali Barbaros'u da Cezayir sokaklarında ve limanda gezerken anmadan geçmek olmaz.
Klasik bir Cezayir evine örnek oluşturan 'La Maison du Millenaire' yukarı Kazba bölgesinin görülesi binalarından. Evin mimarı Leon Claro yapının inşasında kullanılan taşların, bu bölgede bulunan ama daha sonra yıkılmış olan farklı evlerden toplayarak bir araya getirmiş ve muhteşem fayanslar ilave ederek binanın dokusunu tamamlamış.

Cezayir her sokağında insanı şaşırtan bir şehir. Bu kente gelmeden evvel hakkında ne kadar okursanız okuyun ya da ne kadar dinlerseniz dinleyin, her bir köşede kendi keşfedeceğiniz yeni bir şeyler olacaktır. Zaten benzer bir durum her kent için geçerli değil midir? Biz rehberlerin ve turistik tanıtım yapanların amacı, gittiğiniz tatilde zamanınızı verimli ve güzel geçirmeniz için size mümkün olduğunca yardımcı olmak. Fakat gerisi şehri keşfederken tamamen size kalmış!
Evet, Cezayir tam da ona dair önyargılarınızı ya da varsayımlarınızı bir kenara bıraktıracak gizemli bir şehir. Kazba'yı tarihi ve turistik mekânların bilgisi eşliğinde gezseniz de, bu sefer karşınsıza çıkan Hamma sizi şaşırtıyor. Bir tepenin üzerine kurulmuş olan Hamma Mahallesi doğa ve kültürün içe içe geçmesiyle oluşmuş. Mahallenin tam merkezindebir kültür sarayı yer alıyor. Kazba’nın dar sokaklarından sonra, Hamma’da gezeceğiniz Doğa Müzesi ve yemyeşil bahçeler size taptaze Akdeniz havası depoluyor. Hamma’nın bir özelliği de bundan yüzyıllar önce Don Kişot'u yazarı Cervantes’in, İspanyol ordusuna katılarak Osmanlıya karşı Cezayir’e savaşmaya geldiğinde, buradaki mağaralarda saklanmış olması. Şuan o mağara duvarının önünde, roman türünün babası Cervantes büstünü görebilirsiniz.

Son olarak kentin en önemli tarihi noktalarından birini aktaralım: Makam-ı Şehit anıtı. Bu görkemli anıt kentin en yüksek tepesinde, büyük bir parkın ortasında, tüm sadeliği ile göğe doğru yükseliyor. 100 metrelik boyu ile anıt, Cezayir’in özgürlüğünün simgesi olarak şehrin her yerinden görülebiliyor.
Ayrıca bağımsızlığın kazanılması uğruna hayatını ortaya koyan düşünürlerin ve bilim insanlarının anısına isimlerinin kentin ana caddelerine verildiğini görebilirsiniz. Örneğin Franz Fanon caddesi. Fanon, Cezayir halkının ve sömürülen diğer üçüncü dünya halklarının özgür mücadelesinde en önemli figürlerden biri olarak tarihteki yerini almıştır. Ya da haritada Konstantin Caddesini görüce tüyleriniz ürperebilir...
Kısacası, Cezayir sokaklarında her yüzyıldan bram buram tarihlekarşılaşmanız mümkün…

Ne yenir?
Cezayir et yemeği ağırlıklı bir mutfak kültürüne sahip. Bütçenize uygun her restoranda lezzetli et yemeklerinden deneyebilirsiniz. Fakat kullanılan yağ, baharat yoğunluğu ve pişirme usulleri alışıncaya kadar damak tadınıza farklı gelebilir.

Nasıl gidilir?
Çeşitli hava yollarının İstanbul ve Ankara arası farklı seferleriyle Cezayir’e havayoluyla ulaşabilirsiniz. Houari Boumediene ve Dârü’l-Beyda uluslar arası havaalanlarından şehir merkezine toplu taşıma yoluyla veya araba kiralayarak da ulaşabilirsiniz.
Ayrıca, pek çok tur şirketi çok uygun fiyatlarla Cezayir için paket programlar sunmakta.


Hiç yorum yok: