
25 Temmuz 2017
Boğaz'da Açıkhava Sinema Keyfi Devam Ediyor!
İstanbul Boğazı'nın en güzel manzaralarından birisine ev sahipliği yapan Sait Halim Paşa Yalısı'nda yazlık açık hava film gösterimleri bu yıl da tüm çekiciliği ile devam ediyor!


12 Haziran 2017
Beyoğlu Sineması Son Kez mi Havlu Atıyor?
Beyoğlu'nun ve tarihi İstiklal Caddesi'nin değişen, zorla değiştirilen, betonlaştıkça Araplaşan, Araplaştıkça betonlaşan çehresi ve bu durumun eski müdavimlerinde yarattığı acı, malumunuz. Taze bir veri olarak 30'un üzerinde dükkan ve işletmenin kapandığı daha 1 saat önceki ekonomi bülteninde dinledikten sonra, aynı bültenin aslında Emek Sineması'nın yeni hali olan "Beyoğlu Grand Pera Cinemo"nun bir tanıtım-reklam-haberi olduğunu işitmem de ayrı bir acı oldu. (Yazı Beyoğlu Sineması'na dair olsa da Emek protestosundan bir fotoğraf ile başlamayı bu yüzden tercih ettim. )
10 Haziran 2017
İlker Canikligil'den Taze "Olmaz Öyle Saçma Şey!" Videosu Var!
2010 yılında kurulan ve ilk eğitim binası Nişantaşı'nda olan İstanbul Film Akademi, 7 yılı sürdürdüğü sinema eğitimi sektöründe, öncü işlere imza atmaya devam ediyor.
Gerek eğitmen kadrosuyla, gerek eğitim verdiği dallarla sıradan kurslardan çok daha fazlasını sunan İFA, akademinin kısa filmlerine, çekim tekniklerine dair eğitim videoları gibi içerikler paylaştığı Youtube hesabında 1 Şubat 2017'den bu yana da sıra dışı bir video serisi yayınlıyor. Yönetmen ve eğitmen İlker Canikligil'in İFA'nın eski öğrencilerinden Nazım Yılmaz ile "karşılıklı atışma" formatında çektiği eğlenceli, eğitim/eleştiri videoları "Olmaz Öyle Saçma Şey!" başlığı ile sinema meraklıları ile buluşuyor.
Yakın zamanda mantar gibi türeyen youtube kanalları arasından hem içerik hem kalite, hem format anlamında pırlanta gibi sıyrılan "Olmaz Öyle Saçma Şey!" sinemayla profesyonel olarak ilginiz olmasa da keşke İlker hocanın öğrencisi olsaydım! dedirten cinsten ve 'yeni yetme youtuber'lara ders niteliğinde bir içerik.
16. videosu dün yayınlanan "Olmaz Öyle Saçma Şey!" içerikleri için kanala abone olmanızı tavsiye ederim!
İstanbul Film Akademi Hakkında:
Türkiye'nin mesleki eğitim veren ilk ve tek sinema okulu. Art Institutes tarafından en iyi sinema okulu seçildi. Akademi şimdiye kadar 2930 mezun verdi...
9 Haziran 2017
8 Haziran 2017
Uluslararası Çok Kısa Filmler Festivali Tek Gün İstanbul'da!
Çok Kısa Filmler Festivali yarın, bir günlüğüne İstanbullu kısaseverlerle buluşuyor. Dünyanın dört bir
yanından toplanan 36 adet yarışma filmi, Türkiye'nin en iyi kısa
filmleri ve yönetmen söyleşileri Çok Kısa Filmler Festivali'nde meraklılarını bekliyor.
2 Haziran 2017
Yaz gelmeden filmi geldi!
Memleketimizin halen denizi soğuk olan güneyine,
sel baskını yaşayan batısına bile henüz yaz gelememişken, sinemanın ‘yaz
hiti’ diyebileceğimiz Hollywood’un sıcak gişe filmleri salonlarda arzı
endam etmeye başladı bile. Henüz hafta başında doluya tutulmuşken, ana
mekanı plaj olan bir filmle bu Cuma en azından içiniz ısınacak
diyebiliriz! Zira efsanevi Sahil Güvenlik (1989-2001) dizisinin taze beyazperde uyarlaması olan aynı isimli Sahil Güvenlik filmi, haftanın açık ara en çok eğlence vaat eden alternatifi.
24 Mayıs 2017
Dünyanın ezilen tüm sinema emekçileri, birleşin!
Henüz oldukça genç ve fikren de körpeydim, lise sıralarındayken ‘partili bir abimiz’ “Marx, Marx diye konuşuyorsunuz ama Marksizm’in yapı taşlarının kurucusu, fikir babası Friedrich Engels’tir. Açın okuyun biraz!” diye biz bir grup yeniyetme solcuyu hafifçe payladığında. Diğer memleketleri bu açıdan yorumlayamam ama, evet okumayı genelde sevmeyen bir millet olarak siyasi görüşümüzü de, tarihimizi de, kültürümüzü de kulaktan dolma almaya bayılırız; hap yap yut veriyi sindirmeden fikir üretmekte üstümüze yoktur! İşte bu hafta vizyona girecek Genç Karl Marx filmi, kurammış, manifestoymuş, eleştiriymiş okumaya üşenen tatlı su solcuları için birebir biçilmiş kaftan; üstelik finaliyle de ‘hadi kalk devrim yapıyoruz!’ gazını almış halde sinema salonundan çıkmanız olası.
17 Nisan 2017
Yaşamak Güzel Şey be Kardeşim!
Çıkarın sandıklardan işli, saten geceliklerinizi, henüz kutusundan
çıkmamış hediye ayakkabılarınızı, ya da ‘özel bir günde kullanırım’
dediğiniz ama dokunmaya kıyamadığınız fincan takımlarını! Yırtılsın,
kırılsın, olsun varsın… Zira antikacılar, ikincielci’ler ya da
belediyelerin yardım kutuları ve daha nicesi, sahipleri bir kez bile
kullanamadan elden çıkartılan, etiketi üzerinde eşyalarla dolu! Bu
girişin nedeni yaşamanın herkesten, her şeyden, her filmden ve her işten
güçten bağımsız, gerçekten “güzel bir şey” oluşundan kaynaklanıyor; bu
kadar güzel bir şeyi paketi açılmadan, içindeki hazlardan bir haber, ‘o
canııımm porselen takımını’ doya doya kullanmadan kendimizi tüketip,
sonra da çekip gidiyoruz. Üçüncü uzun metraj filmiyle sinemaseverleri
bir kez daha selamlayan Müfit Can Saçıntı, Yaşamak Güzel Şey ile bu kez “İşte sakın ola böyle davranmayın” diyor, tüketmeyin hem kendinizi hem hayatınızı.

2 Nisan 2017
Ülkenin en “gerçek” sorunu sinema perdesinde!
Hem 1987 doğumlu olmasıyla hem de filmografisiyle genç sıfatını halen taşıyan yeni dönem sinemacılarımızdan olan Doğa Can Anafarta senaristliğini ve yönetmenliğini üstlendiği 4. uzun metrajlı filmi Biz Size Döneriz ile ilk kez komedi ağırlıklı sularda yüzüyor; çok da iyi bir tercih yapıyor zannımızca!
Filme adını veren “Biz Size Döneriz” tabiri, bu filmi izleyecek ya da en azından afişini görecek, adını duyacak 1980 ve sonrası doğumlu kuşak için oldukça sıradan bir cümlecik! Zira geçtiğimiz haftalarda açıklanan resmi rakamlarına göre “işsizlik oranları 7 yılın tarihi seviyesine çıkarak yüzde 12.1 olarak” kayıtlara geçti. Kayıt dışı ve hesaplamalara girmeyen gizli işsizlerle bu oranın %20’lere vardığı da artık gizlenemeyecek bir gerçek. İşte Anafarta’nın filmi en başından itibaren, bu rakamsal oranın trajikomik biçimde İstiklal Caddesi’nde görselleştirilmiş haliyle başlıyor; ve senaryo tüm film boyunca 6 genç işsiz arkadaşın günlük hayatlarının peşine düşerek asla dönülmeyen “biz size döneriz” avuntusunun izdüşümlerini izliyor.

Filme adını veren “Biz Size Döneriz” tabiri, bu filmi izleyecek ya da en azından afişini görecek, adını duyacak 1980 ve sonrası doğumlu kuşak için oldukça sıradan bir cümlecik! Zira geçtiğimiz haftalarda açıklanan resmi rakamlarına göre “işsizlik oranları 7 yılın tarihi seviyesine çıkarak yüzde 12.1 olarak” kayıtlara geçti. Kayıt dışı ve hesaplamalara girmeyen gizli işsizlerle bu oranın %20’lere vardığı da artık gizlenemeyecek bir gerçek. İşte Anafarta’nın filmi en başından itibaren, bu rakamsal oranın trajikomik biçimde İstiklal Caddesi’nde görselleştirilmiş haliyle başlıyor; ve senaryo tüm film boyunca 6 genç işsiz arkadaşın günlük hayatlarının peşine düşerek asla dönülmeyen “biz size döneriz” avuntusunun izdüşümlerini izliyor.
20 Mart 2017
Bir Neruda olsa da bize de şiir okusa...
Şili’nin efsane figürlerinden şair, yazar, senatör ve de ‘komünist’
Pablo Neruda’nın 1940’ların sonundaki kaçak/sürgün yaşamını bir kesit
alarak beyazperdeye taşıyan yapım, 69. Cannes Film Festivali'nde
Yönetmenlerin 15 Günü bölümünde kendisine yer bulan Pablo Larraín’in imzasını taşıyor. Tony Manero, Post Mortem, No ve The Club’tan
sonra yine sinefillerin gözdelerinden biri olacak bir filme imza atan
Larrain, kesinlikle hayal kırıklığına uğratmıyor; bilakis festivalin
sabah 8:45 seansını tıklım tıklım doldurtarak, filmini ayakta
alkışlatıyor.

Öteki Sineması' açısından bir baş yapıt: Ay Işığı
Hakkında ne yazsanız az gelecek, kelimelerle ifade edilmesi zor insanlar, durumlar, şahitlikler vardır… Bu listeye bir de ‘filmleri’ ekleyin; ekleyin ki bir giriş paragrafını dahi iki, üç kere silip yeniden baştan başlatan Moonlight/ Ayışığı filminin hakkını belki ancak o şekilde verebiliriz. Size sadece şunu da söyleyebilirim; film Oscar yarışının dolu dizgin devam ettiği şu günlerde seyredilecek en iyi alternatif, en yakın rakiplerini uzak ara açıkta bırakacak bir güce sahip! Vizyondayken sinema perdesinde seyretme şansını sakın kaçırmayın. Sonda söylememiz gerekeni başta söyleyelim ki bu başyapıtın gişesi iki elin parmaklarını geçsin…
Tüm dünya antikaları "rantsal dönüşüm" kıskacında...
Kleber Mendonça Filho, ülkemizde Komşu Sesler filmiyle aşinası olduğumuz Brezilyalı bir sinemacı. 69. Cannes Film Festivali’nde Altın Palmiye için yarışan son filmi Aquarius, bir öncekine benzer temalar ve dokular taşıyan, derdi ve meselesi olan bir yapım.

10 Mart 2017
Babanıza sımsıkı sarılın!
Toni Erdmann yakın zamanda sinema sanatına dair seyrettiğiniz filmler içerisinde görüp görebileceğiniz en hayali-gerçek karakter. Film, dünya prömiyerini yaptığı Cannes Film Festivali’nde eleştirmenleri her zamanki gibi ikiye değil de bu sefer birkaç gruba böldü; izleyenler filme ya koşulsuz bayıldılar, ya etkileyici ama gereksiz biçimde uzun buldular, ya da oldukça sıkıcı olduğunu ve zor katlandıklarını dile getirdiler; ya da ortasında çıktılar! Ülke sinemasında o kadar berbat filmler seyrediyoruz ki 2 saat 45 dakika uzunluğunda da olsa Toni Erdmann’ın ortasında çıkma tepkisini anlamam mümkün değil!
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)