3 Haziran 2007

Geri Dönüşün, Hemen Şimdi!

‘Yarından Sonra’ (The Day After Tommorow) filmini seyredenler “Karton kulelileri bir kova suyla yıktılar, biz de yedik ekosistemiydi, kasırgasıydı diye!” sözleri ile Hollywood görselliğinin arkasındaki vahim gerçeği, bir şov gösterisinden ibaret sandılar maalesef. Dünyanın daha yaşanır bir gezegen olarak kalması adına çırpınan Greenpeace’çileri oraya buraya yatarak, kendilerini zincirleyerek eğlenen bir grup protestocu kalıbına yerleştirdiler; ki kapitalizmin her türlü sermaye atılımına karşı tarihin her evresinde, dünyanın her coğrafyasında böylesine aykırı sesler, paradan daha fazlasını önemseyen ‘pis anarşistler’ vardır elbette. ‘Evet, daha yeşil bir dünya, sizle hem fikiriz; ama dolar yeşilinde!’Bir şeylerin gerçekten normalin dışında geliştiği gerçeğinin ancak bu kış farkına varabildik, azar azar da olsa. İlk başlarda havalar ılıktı, ‘oh, yazdan bir gün daha çaldık’tı, ‘Allah sokakta yatana bu kış acıydıy’dı da biz her gün yüzlerce, binlerce ayak izimizi bıraktığımız yeryüzüne ne kadar acıdık acaba? ‘Küresel ısınmadan bahsedeceksen lafı bu kadar döndürüp dolaştırmana gerek yok.’ demeyin. Sizi her gün onlarcası yayınlanan raporlarla, istatistiklerle boğmayacağım.
Tam aksine bizim pek alışık olmadığımız biçimde, basit ve somut bir öneri sunacağım. Aslında her daim gözümüzün önünde olan bir simgeden bahsedeceğim: Geri Dönüşüm! Bir anlığına aklınızdan hangi malzemelerin geri dönüştürülebildiğini geçirin : kağıtlar, piller, cam ve pet şişeler… o kadar mı? Hiç 3’ü bir arada paketine, kahvaltılık sürme yağ veya peynir kutularına, ya da bitmiş şampuan kutularına bakmak aklınıza geldi mi? Arkadaşlar bitmiş macun tüpleri bile geri dönüştürülebiliyor. Elinize aldığınız tüketim mallarından 10’da 9’u geri dönüştürülebilir malzemeden yapılıyor. Size kalan bunları ayrı ayrı torbalarda biriktirip, gerekli kutulara atmak. Çok büyük külfet gibi görünse de karşıdan, şayet önümüzdeki on yılda AB mevzuatını uygulamayı istiyorsanız, şimdi gönüllü değilseniz bile yakında zorunlu olacaksınız! Çevre düzenleme yasalarında sadece bacalara filtre takılması mı var sanıyorsunuz? AB mevzuatına tabii olan ülkelerde, apartmanların bodrum katlarında ayrı ayrı geri dönüşüm kutuları var. Apartman sakinleri çöplerini tek bir torbada değil, yukarda bahsettiğim gibi ayrı ayrı türlerde toplayıp ya konteynıra giden borudan bırakıyorlar ya da kendileri atıyorlar. Belli araklıklarla da geri dönüşümün toplanması görevi hangi ilgili kuruluştaysa, geri dönüşüm kamyonu gelip bu konteynırları boşaltıyor.
Sayılı belediyenin geri dönüşümü önemsediği memleketimizde hayal gibi gelse de kulağa, bu sefer uygulamaya tepeden inme bir zaruriyet şeklinde değil, en alttan, önce kendi kafa yapımızı dönüştürerek başlayalım. Üşenmeyin ve ayrı ayrı toplayın atıklarınızı; mesela süt kutularını yıkayıp düzleştirin. Düzleştirin ki, bu ülkede tetra-pak adındaki kurumun varlığının bir anlamı olsun.

“Çevrede atacak geri dönüşüm kutusu bulamıyorum” diyorsanız, ilçe belediyenizi arayın; o da yetmezse ilin belediyesini arayın. En kötü ihtimalle, yolda görüp kaçtığınız Greenpeace’çileri arayın; onlar gelip alırlar. Üstüne üstlük hasiyetiniz için size teşekkür ederler.
Geri dönüşüme katılın, su kaynaklarını dikkatli tüketin, Kyoto’yu programına almayanlara oy vermeyin, ne yaparsanız yapın ama artık lütfen bilinçlenin, ve devlet büyüklerimizin parmağını oynatmasını beklemeden, önce işe kendinizden başlayın.
‘Bu dünya global ısınma ile ısınmaktadır’ ibaresinin sadece karikatürlerde kalması dileklerimle…

Hiç yorum yok: