6 Mart 2008

4 dalda Oscar alan "No Country for Old Men" 7 Mart'tan itibaren vizyonda!


Vahşi Batı'nın ortasında, vahşetin bizzat kendisi "eski toprakları" yerinden etmektedir; ve artık hiç bir kural eskisi gibi işlemez.


Yakın zamanda Recep İvedik furyasından kaçabildiyseniz, vizyonda başka filmler olduğunu, ve bunlar en azından bir kaçının "iyi filmler" olduğunu da görmüşsünüzdür. En iyi erkek oyuncu Oscarını güçlü rakiplerinin arasından, muhteşem performansı ile çekip kapan Daniel Day-Lewis'in "Kan Dökülecek"i, En iyi görüntü yönetmeni oscarını epiklerin arasından sıyrılıp alan Tim Burton harikası "Sweeney Todd: Fleet Sokağı'nın Şeytan Berberi", en başat adaylıklarda Oscar alamamış olsa da Altın Küre'den ve BAFTA'dan en iyi film olarak çıkan "Kefaret" şuan gösterimde olan yıldızlı filmlerden. Ve yarından itibaren (7 Mart 2008) bu sağlam filmler arasında 2008 Oscar'larının en iyi film, en iyi yönetmen, en iyi yardımcı erkek oyuncu ve en iyi uyarlama senaryo dallarında, klasikleşmiş tabirle altın adamcıkları silip götüren "No Country For Old Men"/ "İhtiyarlara Yer Yok" Türkiye sinemalarında da vizyona giriyor.


Fakat bu filme Oscar(lar) aldığı için değil, ya da milyar dolarlar harcanan bir Hollywood şaheseri olduğu için değil, sadece sağlam bir hikayesi ve çok iyi oyuncuları olduğu için gidin. Koltuğunuza yayılın, bu üç adamın Batı Amerika'nın orta yerindeki kovalamacasını kendinizi bırakın. Tommy Lee Jones'un sıtkı sıyrılmış şerifi nasıl ustalıkla canlandırdığını, Josh Brolin'in 'sıradan' bir adamı nasıl belaya sokabildiğini ve Javier Bardem'in hayalet katil kılığındaki gerçeküstü performansını seyreyleyin. Aldığı Oscardaki "yardımcı" sıfatına bakmayın, -kimse kusura bakmasın ama -filmi sırtlayıp götüren baştan aşağıya serin kanlı katilimiz Bardem. Bilete verdiğiniz paraya kesinlikle değecek bir Coen'ler filmi var karşınızda. Fargo (1996) , The Big Lebowski (1998), The Man Who Wasn't There (2001) gibi akıllara kazanmış filmlere imza atmış yönetmen kardeşler Jeol ve Ethan Coen, konusu "ağır" fakat kendi mayalarıyla harmanladıkları bir seyirlikle çıkıyorlar sinema severlerin karşısına. Film boyunca sizi adeta esiri eden bir ses ve sessizlik dengesi mevcut. Bazen filmin durduğunu sansanız da, arkada kendi hızında akan hikaye devam ediyor.
Film hakkında daha fazla ipucu verip, büyüsünü bozmayalım, yarın akşama başka bir planınız yoksa biletinizi erkenden alın...
meraklısına dip not: Empire film dergisi mart ayı sayısında The Big Lebowski filminin DVD'sini veriyor ;)

Hiç yorum yok: