31 Mart 2011

Nar’dan İlk Taneler
Senarist ve yönetmen Ümit Ünal’ın son filmi Nar’dan ilk görüntüler...

Türk sinemasının üretken isimlerinden Ümit Ünal, yedinci filmine imza atıyor. Çekimleri martın ikinci haftası başlayan ve iki hafta gibi kısa bir sürede tamamlanan Nar, şuan kurgu masasında.
Başrollerini Serra Yılmazİrem Altuğ, İdil Fırat ve Erdem Akakçe’nin paylaştığı Nar’ın konusu farklı şeylere inanan dört kişiyi bir evin içinde, yarım gün gibi kısa bir sürede adalet ve inanç dünyalarını sorgulaması çerçevesinde geçiyor.

Yapımcılığını Artı Productions ve Türker Korkmaz’ın üstlendiği filmin vizyon tarihi henüz belli değil.

Sosyal medya alanlarını aktif biçimde kullanan yönetmen Ünal, çekimler esnasında setten farklı görüntüleri de takipçileri ile paylaşmayı ihmal etmedi.

Serra Yılmaz'ın sahnesinden bir görüntü





Kaynak : http://www.beyazperde.com/haberler/filmler/haberler-16771

27 Mart 2011

Asıl Mesele Kaybedip Kaybetmemek Değil Yeğen...

Ekip Film’in tedirginlikle sunduğu Kaybedenler Kulübü nihayet 25 Mart’ta vizyona girdi. Beyazperde.com’da bütün mart ayı boyunca film için 3 ayrı organizasyon yarışması düzenledik; haberi, sosyal medyası yetmedi en 90’lısından bir de röportaj yaptık. Fakat film ve beraberinde getirdikleri üzerine söylenecekler henüz şimdi başlıyor.

Meraklısının bildiği üzere Kaan Çaydamlı ve Mete Avunduk’un 90’lı yıllarda yaptıkları Kaybedenler Kulübü radyo programının beyazperdeye kurgusal bir şekilde uyarlamasından ibaret olan film, haksız ve gereksiz yere Dövüş Kulübü, Issız Adam benzetmelerine maruz kaldı. Bu yazıda ise benim derdim, bu filmi sinema eleştirisine alet etmek değil; bilakis “kaybeden” olmanın nasıl bir eleştiri taşıdığını birkaç nokta üzerinden kendimce anlatmak.

11 Mart 2011

Bu sene “Elbette Eşitiz!” sloganıyla yola çıkan 9. Filmmor Kadın Filmleri Festivali, pek çok film gösteriminin yanı sıra atölye ve söyleşilerle kapılarını kadınlara açıyor. "Yeryüzünün 25 Köşesinden Film Derledik" diyerek kadınları evlerinden, işlerinden çıkıp film seyretmeye çağıran festival 6 farklı bölümde 60’ı aşkın film sunuyor.

 Kadınların Sinemasa:
• Uganda’nın başkenti Kampala’da 3 kişi için sıradan olmayan bir günün hikâyesini anlatan Imani (Imani, Caroline Kamya)
• Dansın yaşı yoktur diyen Ida’nın Dans Kulübü (Ida’s Dance Club, Dalit Kimor);
• İlk yıldan beri filmlerini festivalde izlediğimiz Kim Longinotto’nun Hindistan’da kadınlara yönelik şiddetle mücadele eden kadınlara çevirdiği kamerasıyla Pembe Sariler (Pink Saris),
• Başka Dilde Aşk filmiyle tanıdığımız İlksen Başarır’ın kendilerine bile itiraf etmeye korktukları sırrı taşıyan bir aileyi anlatan ikinci filmi Atlıkarınca,
• Kurtarılmayı, yakışıklı prensini bekleyen prenseslerin masallarına itirazı olan Bu Masal Böyle Bitmez (This Tale Hasn’t Ended, Leonor Sanchis, Isabel Martinez, Nuria Costa, Itsasne Gaubeca, Irene Colell)
• Dahası; Arjantin’den Afganistan’a, Çin’den Slovenya’ya son bir-kaç yılın, kadınların belgesel, öykülü, uzun-kısa filmleri var.




Toplu Gösterimde: Entrikalar filmiyle Fas’ta yılın en çok gişe yapan filmini yapan, kadınların kurnaz olduğu önermesiyle infial yaratıp ‘erkekler de kurnazdır’ filminin çekilmesine vesile olan Fas’lı yönetmen Farida Benlyazid Toplu Gösterimi var.

Kadınlardan Ortadoğu: Hayallerin Peşinde (Looking for Pink, Soudade Kaadan), Her Gün Bayram (Every Day is Holiday, Dima El-Horr), Nar Ağaçları (Pomegranates and Myrrh, Najwa Najjar) filmleriyle "kadınların kamerasından Ortadoğu" var.

Kendine Ait Bir Cüzdan: Cam Duvar (The Drifter, Tatjana Turanskyj), Erkeksiz Hayat (Living Without Men, Luo Yi) ve Garsonluğun Kadın Hali (Dish: Women Waitressing and the Art of Service, Maya Gallus), Satılık (Sold in America, Chelo Alvarez-Stehle) ile kadınların ekonominin esnek üretim, cam tavan, cam uçurumlarıyla cebelleşme hikâyeleri var.

Annelik Meselesi: kutsalın vazifenin ötesinde siyahı-beyazı ve ille de moruyla annelik mevzusunu dert eden filmler; Aile İçi Mutluluk (The Happy Housewife, Antoinette Beumer ), Doris (Doris, Anna Erlandsson, Carin Bräck, Mia Hulterstam, Cecilia Actis, Cecilia Torquato, Maria Eng, Lena Koppel, Åsa Johannisson, Lena Hanno-Clyne, Anna Hylander) var.

Cins-iyet-ler: Aile Meselesi (Family Matters, Sarah Horst), Bikinisiz (No Bikini, Claudia Morgado Escanilla), Durak (Pitstop, Melanie McGraw), Gevald-Queer Müzikal (Gevald-A Queer Musical, Netalie Braun) gibi teması cinsiyet ve (dile getirilip yasaya geçirmekten imtina edilen) cinsel kimlik meselelerine dair filmler var.

Festivalin hafta sonu programı ise şu şekilde:

12 Mart Cumartesi
Fransız Kültür Merkezi
11:00 Mükellef* / Mukellef* - Orada Hayat Var* / Life is There* - Mr. Fork* / Mr. Fork* - Kadınlar Tekel* / Tekel Women* - Çağrılmayan Yakup* / Yakup Who is not Called Out* - Aile Birliği* / Family Union*
13:00 Garsonluğun Kadın Hali / Dish: Women, Waitressing & Art of Service
15:00 Panel / Panel - Eşitlik / Equality
17:00 Imani / Imani
19:00 Aile İçi Mutluluk* / Happy Housewife*

İstanbul Modern
13:00 İki Tutam Saç- Dersimin Kayıp Kızları* / Two Locks of Hair- The Missing Girls of Dersim*
15:00 O gün* / On That Day* - Rosa / Rosa - Paris/seksi*/ Paris/sexy* - Bu Masal Böyle Bitmez… / This Tale Hasn't Ended - Kortej / The Cortege
17:00 Tancalı Juanita* / Juanita de Tanger*

Cezayir
17:00 Binding Words* / Yasaklı Sözler*
19:00 Birlikte Güçlü / Women's War - Roman Havası / The Life of Roma Women - Büyükanne / Grandmother - Erkeksiz Hayat / Living Without Men - Kadınlar Konuşa Konuşa / Talking Heads(Muslim Women)
20:30 Yaşam Belirtisi / Vital Signs

3 Mart Pazar
İstanbul Modern
13:00 Namus Saikiyle* / An Act of Dishonour*
15:00 Doris* / Doris*
17:00 Kazablanka Kazablanka* /Casablanca Casablanca*
Cezayir
17:00 Atölye / Workshop -Yasaklar ve Yalanlar /Prohibitions and Lies
19:00 Kanatsız / Without Wings - Daha Daha / A Bit and Every Bit - Savaş İlleti / WARdisease - Işık / Light - IKWE- Kadın /IKWE- Woman - İyi Şeyler / Good Stuff -Hiçbir Yerin Ortasında /Into the Middle of Nowhere - Her Yerde Bahar / Universal Spring- Satılık* / Sold in America*
20:30 Aile İçi Mutluluk* /Happy Housewife*

*Yönetmeninin katılımıyla

Festivalin tam programını Filmmor festival sayfasından öğrenebilirsiniz:

10 Mart 2011

22. Ankara Film Festivali’nde Öne Çıkanlar
Zengin festival programında her sinefile göre alternatif mevcut…

Başkentin en önemi sinema organizasyonu olan 22. Ankara Uluslararası Film Festivali’nin detaylı programı geçtiğimiz hafta yapılan bir basın toplantısı ile açıklanmıştı. Bu sene yerli ve yabancı pek çok filme ev sahipliği yapacak festivalin göze çapan bölümlerini sizler için derledik.


Ulusal Film Yarışmaları

Uzun Metraj
Türk Sineması’nın son dönemde çekilen önemli filmleri yarışacağı Ulusal Uzun Film Yarışması’nda Seren Yüce’nin Çoğunluk, Derviş Zaim’in Gölgeler ve Suretler, Özcan Alper, Ülkü Oktay, Emre Akay, Ahu Öztürk ve Zehra Derya Koç’un Kars Öyküleri, Selim Demirdelen’in Kavşak, Umur Hozatlı’nın Kayıp Özgürlük, Selim Güneş’in Kar Beyaz, Sedat Yılmaz’ın Press, Ahmet Boyacıoğlu’nun Siyah Beyaz, Ümit Ünal’ın Ses ve Emre Yalgın’ın Teslimiyet adlı filmleri jüri karşısına çıkacak.

2292-Cogunluk41a


Erdal Beşikçioğlu, Murat Özer, Serdar Akar, Fadik Sevin Atasoy ve Ayla Kanbur’dan oluşan jüri En İyi Film, En İyi Yönetmen ve Mahmut Tali Öngören Özel Ödülü dahil olmak üzere 16 ayrı ödül kategorisindeki en iyi filmleri belirleyecek. Ayrıca, Sinema Yazarları Derneği de (SİYAD) Agah Özgüç, Banu Bozdemir ve Fırat Sayıcı’dan oluşan jürisiyle festival kapsamında “SİYAD En İyi Film” ödülünü verecek.

Kısa Metraj

Toplam 229 filmin başvurduğu Ulusal Kısa Film Yarışması’nda 15 kurmaca, 7 canlandırma ve 13 de deneysel olmak üzere toplam 35 film finale kalmayı başardı. Seyirciler, Drama Kısa Film Festivali programcısı Stavros Chassapis, yönetmen İnan Temelkuran, yazar Emrah Serbes, sinema yazarı Ceylan Özçelik ve kurgucu Çiçek Kahraman’dan oluşacak jüri ile kısa filmleri seyretme şansı yakalayacak.

Belgesel Film

Ulusal Belgesel Film Yarışması’nda, yedisi Öğrenci Filmleri kategorisinde ve on biri Profesyonel kategoride olmak üzere toplam 18 film finale kaldı.

Mehmet Özgür Candan’ın … Göç, Tülin Dağ’ın Bir Adım Ötesi, Ümit Topaloğlu’nun Bir Filateli Öyküsü, Serdar Güven’in Canıyla Oynayanlar, Seyfettin Tokmak ve Kenan Kavut’un Hayal Çetesi, Erdem Murat Çelikler’in Herkes Uyurken, Orhan Tekeoğlu’nun İfakat, Reyan Tuvi’nin Ofsayt, Bingöl Elmas’ın Pippa’ya Mektubum, Aysim Türkmen’in Selahattin’in İstanbul’u ve Cenk Örtülü’yle Zeynel Koç’un Taşlanan Vicdanlar adlı filmleri profesyonel kategoride yarışacak yapımlar. yarışacak.

Belgesel Film ve kısa metraj kategorilerinde her dalda "En İyi Film Ödülü" alan filmler ayrıca maddi olarak da desteklenecek.






Doğaya Karşı İnsan

Ankara Film Festivali, Doğaya Karşı İnsan bölümünde perdeye taşıyacağı yapımlarla doğanın dengesinin hızla bozulduğu sinemaseverlere bir kez daha hatırlatıyor. Bu açıdan, Amerika’da yaşayan İranlı yönetmen Ramin Bahrani'nin 2009 yapımı Naylon Poşet / Plastic Bag filmi bu bölümün öne çıkan yapımlarından biri. 2010 Danimarka yapımı olan Michael Madsen imzalı Sonsuzluğa / Into Eternity isimli belgesel ise Finlandiya'nın Onkalo tesislerindeki dünyanın ilk uzun süreli nükleer atık deposunu konu ediniyor. Jeremy Seifert imzasını taşıyan Karıştır! / Dive! belgeseli ise Los Angeles'taki bir süpermarketin çöplüğünün tüketim ve israf boyutlarını gösteriyor.



Seyircileri evrene karşı daha duyarlı olmaya çağıran bu bölümün diğer filmleri ise şu şekilde:

* Bir Zamanlar Bir Ada Vardı: Te Henua e Nnoho / There Once was an Island: Te Henua e Nnoho, Briar March, 2010, Yeni Zelanda
*Çember / The Circle, 1988, Demokratik Almanya Cumhuriyeti
* Kanımızı Veririz Suyumuzu Vermeyiz / We Won’t Let You Touch Our Water, Cihat Bilen, 2010, Türkiye
* Karıştır! Amerika’nın Çöpü / Dive! Living off America’s Waste, Jeremy Seifert, 2010, ABD
* Kırık Ay / The Broken Moon, Marcos Negrao, Andre Rangel, 2010, Brezilya
* Naylon Poşet / Plastic Bag, Ramin Bahrani, 2009, ABD
* Plastik ve Cam / Plastic and Glass, Tessa Joosse, 2009, Fransa
* Selden Önce: Tuvalu / Before the Flood: Tuvalu, 2004, İngiltere Fransa
* Sonsuzluğa / Into Eternity, Michael Madsen, 2010, Danimarka, İsveç, Finlandiya
* Teclopolis / Teclópolis, Javier Mrad, 2009, Arjantin
* Teslimiyet / Underkastelsen Submission, Stefan Jarl, 2010, İsveç
* İklim Değişikliği Konusunda Ne Yapıyorsun? / So What Are You Doing About Climate Change?, 2008, Almanya
* Sonuç / Consistency, 1986, Demokratik Almanya Cumhuriyeti

Dünyanın Her Köşesinden

Uzakdoğu’dan Amerika’ya, Afrika’dan Avrupa’ya uzanan kıtalararası filmleri Ankaralı seyircilerle buluşturan festival klasiği bu bölümde 10 farklı film yer alıyor.

Koen Mortier'in Eski Davulcu’dan sonra çektiği yeni filmi 22 Mayıs / 22nd of May, Goya ödüllerinde en iyi yönetmen ve en iyi film dahil toplam 8 ödül alan, Daniel Monzôn imzalı ve en iyi hapishane filmlerden biri olarak gösterilen Hücre 211/ Cell 211; Meksika Devrimi'ne 8 farklı yönetmenin kadrajından bakan Devrim / Revolution ve genç yönetmen Xavier Dolan'ın ikinci uzun metraj filmi Hayali Aşıklar / Heartbeats bu bölümün öne çıkan yapımları arasında.

* 22 Mayıs / 22nd of May, Koen Mortier, 2010, Belçika
* Akbaba / Carancho, Pablo Trapero, 2010, Arjantin
* Ana / Mother Madeo, Bong Joon-ho, 2009, Güney Kore
* Baltık Günlükleri / The Poll Diaries, Chris Kraus, 2010, Almanya, Avusturya
* Bitmeyen Yaz / How I Ended This Summer, Alexei Popogrebsky, 2010, Rusya
* Devrim / Revolution, Mariana Chenillo, Patricia Riggen, Fernando Eimbcke, Amat Escalante, Gael García Bernal, Rodrigo García, Diego Luna, Gerardo Naranjo, Rodrigo Plá, Carlos Reygadas, 2010, Meksika
* Görünmeyen Göz / The Invisible Eye, Diego Lerman, 2010, Arjantin, Fransa, İspanya
* Havyanlar Krallığı / Animal Kingdom, David Michôd, 2010, Avustralya
* Hayali Aşklar / Heartbeats , Xavier Dolan, 2010, Kanada
* Hücre 211 / Cell 211, Daniel Monzón, 2009, İspanya, Fransa



Ankara Film Festival'i tanıtım videosu.


Ustalar
Çağdaş sinemaya yön veren, dünyanın en tanınmış yönetmenlerinin en son filmlerini Ankaralı seyircilerle buluşturan ustalar bölümünde yer alan filmler ve yönetmenler ise şu şekilde:

* Benim Güzel Oğlum, Ne Yaptın Sen? / My Son, My Son, What Have Ye Done Werner Herzog, 2009, ABD, Almanya
*Carlos, Olivier Assayas, 2010, Fransa Hayatta Kalmak / Surviving Life Jan Švankmajer, 2010, Çek Cumhuriyeti
* Montpensier Prensesi / The Princess of Montpensier, Bertrand Tavernier, 2010, Fransa
* Öfke / Outrage, Takeshi Kitano, 2010, Japonya
* Özgürlük / Freedom Korkoro, TonyGatlif, 2009, Fransa
* Son Sirk / A Sad Trumpet Ballad, Álex de la Iglesia, 2010, İspanya
* Tehlikeli Yol / Route Irish, Ken Loach, 2010, İngiltere

Yeni Bir Pencere: Kazakistan’dan bölümünde Sergey Dvortsevoy'un imzalı Tulpan dikkat çekerken; Yeni İtalyan Sineması’ndan Nanni Moretti'nin 2007 yapımı Timsah / The Caiman ve Paulo Sorrentino yönetmenliğinde kotarılan Il Divo İtalyan siyasetine sinemanın eleştirel gözünden bakan yapımlar olarak öne çıkıyor.

Panahi ve Rasoulof’a Özgürlük: 2010 yılının Aralık ayında “sisteme karşı propaganda yapmak” suçlamasıyla altı yıl hapis cezası alan ve 20 yıl süresince film çekmekten men edilen İran sinemasının usta isimleri Cafer Panahi ve Muhammed Resulof Ankara Film Festivali'nde Kanlı Altın / Crimson Gold ve Beyaz Çayırlar / The White Meadows filmleri ile gıyabında anılıyor.



Toplu Gösterim: Jerzy Skolimowski

Her sene festival programlarının en önemli bölümleri arasında gösterilen toplu gösterimlerin bu sefer ki seçkin yönetmeni Polonyalı yönetmen Jerzy Skolimowski. Polonya sinemasının Wajda, Zanussi, Kieslowski gibi hatırı sayılır, öncü yönetmenleri arasında yer alan Skolimowski, The Shout, Moonlighting, The Departure gibi kült filmlerle tanınıyor. 1991 yılından bu yana sinemadaki sessizliğini koruyan yönetmen, 2008’de çektiği Anna ile Dört Gece filmiyle beyazperdeye geri döndüğünü müjdelemişti. 2010 yılında çektiği Ölümüne Kaçış / Essential Killingfilmiyle de Venedik Film Festivali’nde yarışan Skolimowski, 6 filmden oluşan bir seçki ile Ankara Film Festivali’nde yer alıyor. Ayrıca, Ölümüne Kaçış filminin Türkiye Prömiyeri de festival kapsamında gerçekleştiriliyor.




* Anna ile Dört Gece / Four Nights with Anna, Jerzy Skolimowski, 2008
* Eller Yukarı! / Hands Up!,Jerzy Skolimowski, 1967
* Engel / Barrier, Jerzy Skolimowski, 1966
* Ferdydurke / Thirty Door Key, Jerzy Skolimowski, 1991
* Kolay Başarı / Walkover, Jerzy Skolimowski, 1965
* Ölümüne Kaçış / Essential Killing, Jerzy Skolimowski, 2010
* Yüz Tarifi / Rysopis, Jerzy Skolimowski, 1964

Yaşasın Komün! (Vive la commune!) : 1871 yılında sefalet içindeki emekçi kitlelerin, eşitlikçi, özgürlükçü, dayanışmacı bir dünya için ayağa kalkmasıyla burjuvazi, Yaşasın Komün (Vive la Commune!) haykırışı ile karşılaştı. Maalesef tarihin ilk proleter yönetimi büyük bir kıyımla yok edilmiş olsa da Paris Komününün 140. yıldönümünde Peter Watkins'in 2000 tarihli, 345 dakikalık başyapıtı Paris Komünü / La Commune (Paris, 1871) filmi Fransa’nın özgürlük tarihine bir saygı duruşu olarak seyircilere ulaşıyor.

Başka Bir Evren bölümü on farklı ülkeden aralarında Kayıp Hisler Sandığı, Rabo’nun Venüs’ü, Kusursuz Peter, Satranç gibi dikkat çeken yapımların da olduğu 15 canlandırma filmi ağırlıyor.

Korku ve gerilim türünün müdavimleri için Geceyarısı Sineması kuşağı bu sene de farklı ülkelerden “korkunç” örnekleri seyirci ile buluşturuyor:
* Anneme ve Babama / To My Mother and Father Can Evrenol, 2010, İngiltere
* Beaver Dam Efsanesi / The Legend of Beaver Dam Jerome Sable, 2010 Kanada, ABD
* Ölü Sezon / Off Season Jonathan van Tulleken, 2009, ABD, İngiltere, Kanada
* Şeytanı Gördüm / I Saw the Devil, Kim Ji-Woon, 2010, Güney Kore
* Tanrının Gazabı / Deus Irae, Pedro Cristiani, 2010, Arjantin

Festival ile ilgili gelişmeler ve haberleri önümüzdeki günlerde sizlerle paylaşmaya devam edeceğiz.
İstanbul Kültür Sanat Vakfı’nın öncülüğünde düzenlenen ve sponsorluğunu yedi yıldır Akbank’ın yürüttüğü İstanbul Film Festivali bu yıl 2-17 Nisan tarihlerinde gerçekleştirilecek. 2010’da 150 bin seyirci sayısına ulaşan İstanbul Film Festivali’nin programı 30. yılın onuruna bu sene her zamankinden daha da zengin.
Dün akşam Pera Palace Hotel’de düzenlenen bir basın kokteyliyle açıklanan festival programında, 21 bölümde 230 film 7 sinema salonunda sinefillerle buluşacak.

Basın kokteyline, konuşmacı olarak İKSV Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Eczacıbaşı, Akbank Genel Müdürü Ziya Akkurt, Kültür ve Turizm Bakanlığı Sinema ve Telif Hakları Genel Müdür Yardımcısı Hüseyin Ülger ve İstanbul Film Festivali Direktörü Azize Tan festivalin 30 yıllık geçmişine dair duygularını dile getirirken, İstanbul Film Festivali’nin hem kent hem de ülke açısından önemini vurgulayan konuşmalar yaptılar. Basın kokteyli, Azize Tan’ın festival programını genel bir çerçevede açıklaması ile son buldu.

Festival Bölümleri

Sinemaseverleri iki hafta boyunca İstanbul’da buluşturacak festivalin Uluslararası ve Ulusal Altın Lale ve FACE İnsan Hakları yarışmalarının yanı sıra göze çarpan bölümleri arasında otuzuncu yılına özel retrospektif Film Gibi 30 Yıl, 12. İstanbul Bienali’nin sinema alanındaki bir ön izlemesi olan İsimsiz (Film) başlıklı bölüm, Bir Zamanlar Festivalde: SİYAD’ın Keşifleri, İSTANBUL 2010 kapsamında çekilen ve İstanbul'u anlatan belgesel seçkileri, Türk Klasikleri Yeniden yer alırken artık festivalin klasik köşeleri olan Akbank Galaları, Dünya Festivallerinden, Yıllara Meydan Okuyanlar, NTV Belgesel Kuşağı, Genç Ustalar, Mayınlı Bölge, Geceyarısı Çılgınlığı ve Anılarına bölümleri festivalin sıkı takipçilerini bekliyor olacak.

Biletler ve Salonlar

İstanbul Film Festivali’nin büyük heyecanla beklenen biletleri 19 Mart Cumartesi günü satışa çıkacak ve Beyoğlu’nda Atlas ve Beyoğlu, Kadıköy’de Rexx sinemalarında açılacak gişelerden satın alınabilecek. İnternet üzerindense Biletix kanalları hizmet vermeye devam edecek.

Bilet fiyatları ise tam 12 TL, öğrenci ile 65 yaş ve üstü içinse 8 TL olarak belirlenirken bu sene de hafta içi gündüz seansları 4 TL; Akbank Galaları ise 15 TL’den satışta olacak.

2011'de 30. yaşın şerefine, 19 Mart-1 Nisan arasında 30 ve üzerinde bilet satın alacak sinemaseverler için %10 özel indirim uygulanacağı da açıklanan detaylar arasında.

Lale Kart, PasoFilm! Kart ve AKBANK’ın Axess kart sahipleri ise ön satış, özel indirim gibi avantajlardan yararlanabilecek.

Festivalin gösterimleri Beyoğlu’nda Atlas, Beyoğlu AFM Fitaş 1 ve 4, Beyoğlu, Nişantaşı CityLife (City’s), Pera Müzesi sinemaları ile Kadıköy’de Rexx sineması olmak üzere toplam 7 salonda yapılacak.

Şimdiden bütün sinefillere sinema dolu bir festival diliyoruz!

6 Mart 2011

Ülkemizde binlerce blogger'a ev sahipliği yapan blog servislerine erişim engellene dursun, kendi alanında hatrısayılır isim yapan sinema blog'larının türlerindeki "En İyiler" seçkilerine bir yenisi daha eklendi. Korku sineması dendiğinde internet üzerinde akla gelen ilk sitelerden olan korkusitesi.com geçtiğimiz hafta kendi elemeleriyle oluşturdukları Korkusitesi Korku Ödülleri 2010 listesini yayınladı.




Film, yönetmen, kadın-erkek oyuncu, uyarlama ve orijinal senaryo, müzik, görsel efekt, makyaj gibi kategorilerde 2010'nun En İyi'lerini seçen site yazarları, En iyi devam filmi, En iyi remake, En iyi Kısa Film, En iyi fantastik Türk filmi, En rahatsız edici film, En iyi dizi ve En kötü film gibi kategorileri de es geçmemiş. Tetsuya Nakashima yönetmenliğinde kotarılan Japon menşe-i ‘Kokuhaku’ (Confessions) En İyi Film ve En İyi Uyarlama Senaryo dallarında ödüllendirilirken, Darren Aronofsky şaheseri Siyah Kuğu, En iyi yönetmen de dahil olmak üzere 3 kategorinin en başarılı filmi olarak seçilmiş. Reha Erdem'in son filmi Kosmos ise En iyi fantastik Türk filmi kategorisinde göze çarpan isim.

Listenin devamını incelemek ve korku sinemasının derinliklerine dalmak için korkusitesi.com'u ziyaret etmenizi tavsiye ediyoruz...

4 Mart 2011

Hiçbir Bloguma Dokunma!


Ben 9kare.net internet sayfası altında bir kısmı iş, bir kısmı hobi için barındırdığı blogspot uzantılı bütün blogları bir gecede engellenen ve ekmeğini internetten çıkartan editör Duygu Kocabaylıoğlu olarak gerek öz geçmişimde yer alan referanslara erişimim, gerekse şahsi tuttuğum günlük yazılarıma erişimim engellendiği için, aşağıdaki metinde sözü geçen mahkeme kararını -haklı gerekçelere dayanıyor dahi olsa- uygulama hatasından dolayı Protesto Ediyorum!


Bloguma Dokunma Bildirisi

Bir ülkenin internet deneyimi ve tarihinin sansürlerle anılması çok trajikomik bir durumdur. İnternetin özü olan birey haklarının ve bireysel özgürlüklerin kısıtlanması, sosyal medya dünyasının özüne tamamen aykırıdır.

Bizler; Türkiye’nin dört bir yanından profesyonel veya amatör olarak blog tutanlar, internette günlük yaşantılarını ve birikimlerini ve deneyimlerini diğer insanlarla paylaşma hevesiyle tutuşan herkes, gelişmeleri endişe içinde izlemekteyiz.

5846’nci no’lu kanunun esnekliğinden mütevellit, 1 Mart 2011 günü, Google’a ait olan ücretsiz blog servisi Blogspot, Digiturk grubunun açmış olduğu dava sebebiyle erişime kapatılmıştır. Süper Toto Süper Lig’in yayın haklarının sahibi olan Digiturk bu davada, korsan olarak LigTV yayını yapan kişilere karşı kendi haklarını savunmak amacıyla hukuki süreç başlatmıştır. Ancak ilgili kanun gereği yasaklamaların, sitelerin adresleri ve alt-domainleri üzerinden değil; IP adresleri üzerinden yapılması sebebiyle Blogspot’a ait birçok ilişkili IP aralığı erişime kapatılmıştır. Böylelikle de binlerce blogger’ın kişisel sitesi sansür kurbanı olmuştur. Bazı bloglara bazı anlarda girilmesinin sebebi ise aynı IP üzerinde birçok blogun yer alması ve aslında her IP’nin yasaklanmamış olmasıdır.

İlgili kanunun esnekliğini ve nelere yol açtığını geçmişte birçok kez görmüşken, devlet sansüründen dolayı binlerce site yasaklanıyorken, Digiturk ve Google’dan daha duyarlı davranmalarını beklemek tüm blogger’ların hakkıdır. YouTube’daki korsan maç yayınlarını kaldırmak için yapılan özel yetki anlaşmasının bir benzerinin de Blogspot için yapılması ihtimal dışı değildir. Bugüne dek Digiturk ve Google bu konuda masaya niçin oturmamışlardır? Google kendi kullanıcılarının hakkını neden savunmamaktadır? Digiturk böyle bir topyekün sansürün yaşanacağını bile bile neden hâlâ, tek amaçları düşüncelerini diğer insanlarla paylaşmak olan bloggerları mağdur etmektedir? Öte yandan, Türkiye Cumhuriyeti’nin yasa koyucuları, vatandaşlarının ifade özgürlüğü hakkının gasp edilmesine neden hâlâ göz yummaktadır?

Kaldı ki bu korsan yayınları yapan kişiler, teknik bilgileri yüksek olduğundan bu yasaktan etkilenmemektedir. Tam tersine bu sansür, tek amacı blog tutmak olan internet kullanıcılarını etkilemektedir.

Digiturk, Google ve Türkiye Cumhuriyeti devletini artık bu sansür ayıbına karşı duyarlı olmaya, tüm sansür karşıtı internet kullanıcılarını bu harekete katılmaya ve tüm basın mensuplarını ifade özgürlüğüne destek vermeye davet ediyoruz.

Bloguma Dokunma!

Beyazperde.com Editörü Duygu Kocabaylıoğlu
Sansür nedeniyle erişimi engellenen sitelerim:

http://www.karsilastirmaliedebiyat.com
http://www.limonluk.net
http://9kare.net
http://kahvekupasi.com
http://kitapligim.org

3 Mart 2011

Yabancı bir filmi sinema salonunda altyazısız seyretmekte zorlanırdınız, değil mi? Onlar sadece ‘kendi dillerinde’ altyazı istiyorlar. İşitme Engelliler ve Aileleri Derneği’nin girişimiyle hayata geçirilen Türkçe Altyazılı Türk Filmleri Kütüphanesi, alt yazısı olmadığı için sinemada Türk filmi izleyemeyen işitme engelliler vatandaşlar için oldukça önemli bir gelişme. Geçtiğimiz gün Sabah gazetesinde verilen haber ile kurumun önemli bir girişimine daha yer verildi.

"Gerekirse yasa, yönetmelik çıkmalı. Türkçe alt yazı olmayan Türk filmlerine sinemalarda gösterim izni verilmemeli" diyen İşitme Engelliler ve Aileleri Derneği Gençlik Komisyonu Başkanı Onur Cantimur 'Sessiz sinema'ya karşı yetkililerin ve konuyla doğrudan ilgili olan şahısların daha duyarlı olmasını istediklerini aktardı. Türkçe alt yazılı Türk filmleri kütüphanesi kurmak için uzun süredir çalışmaları sürdürdüklerini aktaran Cantimur, "Video montaj programlarından anlayan gönüllü bir grup projeye teknik destek veriyor. Türk filmlerine Türkçe alt yazı ekliyoruz. DVD'ye basıp bize ücretsiz veriyorlar. Biz de derneğimizdeki televizyonda seyrediyoruz. Böylece okuyarak anlayabiliyoruz" diyerek konunun önemini bir kez daha vurguladı.

Asıl olması gereken kanun düzenlemelerine de değinen komisyon başkanı Sinema Destekleme Kurulu'nun 21 Nisan 2009'da Ankara'da gerçekleştirilen toplantısında, bakanlığın 'Türkçe alt yazı' seçeneği kullanılması yönünde aldığı kararın tavsiye niteliğinde olduğu için yapımcıların filmlerine Türkçe alt yazı koymadığını belirtti: "Alt yazı basit bir çalışma. Maliyeti düşük, yapım süresi kısa. Dijital ortamda 'spotting' (yerleştirme) yapabilen bir yazılımla yapılan bu işin maliyeti, yaklaşık 90 dakikalık bir film için 5- 7 bin TL arasında. Bu alt yazının pozitif üzerine lazer baskısı ise film başı 70-90 dolar. Bu işi yapan birçok post prodüksiyon firması var."

Girişimin sosyal medya boyutunda ise facebook sitesinde kurulan "Türkçe alt yazılı film istiyoruz" grubunun 15 bin kişiye ulaşmış durumda. Türkçe Altyazılı Türk Filmleri Kütüphanesi’ne şimdiye kadar 20 adet film Türkçe alt yazı olarak kazandırıldı. Başka Dilde Aşk ve No Ofsayt filmleri sinemada Türkçe alt yazılı olarak vizyona giren filmler. DVD'si piyasaya çıkan Türkçe alt yazılı filmler ise Bana Bir Şeyhler Oluyor, Haybeden Gerçeküstü Aşk, Organize İşler ve Yahşi Batı.

Oldukça hassas olan bu konunun sadece gönüllüler değil devletin ilgili kurumları tarafından da önemsenmesini umuyoruz…

Haber kaynak: Sabah Gazetesi
Arka Pencere’den 2. Altın Kestaneler Geldi.
Tük sinemasından 2010’nun ‘EN FENA’LARI

Online yayımlanan haftalık film kültürü dergisi Arka Pencere ilk kez geçtiğimiz yıl düzenlediği bir oylama ile yerli sinemamızı Altın Kestane Ödülleri’ni dağıtmış ve bu haber kamuoyunda oldukça ilgi uyandırmıştı. 2010 filmleri göz önüne alınarak yapılan bu seneki oylama ile ‘Altın Kestane’ler toplam altı kategoride ikinci kez sahiplerini buldu.

Gösterime giren 65 yerli filmi ‘en fena’ sonuçlar açısından değerlendiren 33 kişilik jüri, yönetmenliğini Hakan Şahin’in yaptığı Sultanın Sırrı’nı ‘Yılın En Fena Filmi’ olarak seçti. Hatırlatalım İstanbul 2010 Ajansı tarafından desteklenen filmin bütçesi 4 milyon liraydı...

2. Altın Kestane Ödülleri’nin tüm kategorilerdeki birincileri şöyle:

En Fena Film:
Sultanın Sırrı (Yönetmen: Hakan Şahin)

En Fena Yönetmen:
Biray Dalkıran (Cehennem 3D)

En Fena Kadın Oyuncu Performansı:
Sinem Kobal (Romantik Komedi)

En Fena Erkek Oyuncu Performansı:
Mustafa Sandal (New York’ta Beş Minare)

Alarm Zili Ödülü:
Ümit Ünal (Kaptan Feza)

Jüri Özel (Altın Çıngırak) Ödülleri:
Okan Bayülgen–Hıncal Uluç

2. Altın Kestane Ödülleri’yle ilgili diğer bütün ayrıntılar, kategorilerdeki diğer adaylar, jüriyi oluşturan sinema yazarı ve gazetecilerin listesini, 4 Mart 2011 Cuma günü sabahından itibaren Arka Pencere’nin (arkapencere.com) 71. sayısında açıklanacak…