10 Eylül 2008

Walter Benjamin

Walter Benjamin, toplumsal kurama katkıları kadar, kültür eleştirmeni ve estet olarak da oldukça saygı görür. Onun ünü, esasen sistematik bir kültür ve toplum görüşüne eşdeğer olmadığı söylenebilecek bir dizi denemede yatar. Daha doğrusu, bu denemeler farklı konulara yönelik bakış açılarını sunar.

Benjamin'in çalışmalarının en büyük cazibesi, Frankfurt Okulu'ndaki meslektaşlarının en iyi çabalarım oldukça geride bırakan bir "müzikallik"i (musicality) ya da kültüre duyarlılığı sergilemesidir. Benjamin, ince mhlu bir yorumcu ve yazardır; ve denemeleri, entelektüel olduğu kadar eğlendirici estetik bir deneyim de sunar.

Benjamin'in belki de en etkileyici denemesi, "The Work of Art in the Age of Mechanical Reproduction" üzerine seminer çalışmasıdır. Bu metinde Benjamin (1973 [1936]), Marx'ın yabancılaşma ve praksis kuramı üzerine yazdıklarından açıkça etkilenir. Bu metin, insan yaratıcılığını, insan emeğinin ürünlerine içerilmiş olarak kavrar. Benjamin, sanayi kapitalizminin yükselişiyle birlikte kültürel ürünlerin -ve özellikle sanatsal olanların- radikal bir dönüşüme uğradıklarını savunur.

Kapitalizm öncesi toplumlarda kültürel ürünlerin üretimi zengin anlam dokularında yer yer bulunur. Onlar, toplumsal ilişkilerin organik ürünleridir; ve kutsal ve ruhani bir nitelikle yüklenirler. Bir kültün nesnesi (bir ortaçağ dinsel ikonunda olduğu gibi) olabilir ya da dehalık, otantiklik ve yaratıcılık ile bazı biçimlerde birleşmiş olarak kavranabilirler. Benjamin'e göre, el yapımı sanatsal ürünler gerçek olup, bir öz (aura) dışavururken, yeniden üretimlerin bir biçimde değeri düşer. Şöyle yazar: "Orijinalin varlığı, otantiklik kavramı için öngerekliliktir. Mekanik yeniden üretimler çağında ortadan kaldırılan şey sanat çalışmasının ruhudur" (1973: 214-15).

O halde, teknoloji, özsel (auratic) niteliği çağdaş kültürel ürünlerden uzaklaştırmaktadır. Bu ürünler, rutinleşerek ve standartlaşa-rak kendilerine özgü değeri kaybederler (burada, Weber'in büyü yitimi tezleri ile güçlü benzerlikler vardır). Benjamin'e göre, bü¬tünleşmiş izleyici tepkileri, mekanik çağın sanatsal ürünleri ile dı-şavurulmaktadır. Orijinal bir resim tasarımı, özel ve bireysel bir etkinliktir. Aksine, film gibi bir ürünle birlikte, tüketiminin eşanlı kolektif deneyimi nedeniyle, "bireysel tepkiler, izleyici kitlesinin tepkisi ile önceden belirlenmektedir" (1973: 227-8). Sonuç, eleştirel ve entelektüel duyumların genel bir zayıflamasıdır. Benjamin'in yazdığına göre, "halk bir denetçidir, fakat bellek yoksunu bir denetçi" (1973: 234).

Benjamin'in çalışmalarının bundan daha öte ve gittikçe önem kazanan yönü, daha sonradan tüketici konumları, tüketici davranışı ve kentsel yapı çalışmaları olarak yeniden tanımlanan şeydi. Benjamin (1997 [1935-8]), Fransız şair Charles Baudelaire'in çalışmalarına büyük ilgi duymuştu. Onun yazılarını çevirmiş ve savunmuştu. Benjamin, Baudelaire'in şiirlerini on dokuzuncu yüzyıl Paris'inin kültürel ortamını kavrayan bir pencere olarak kullanır. Bu gayretin belki de en yakın benzeri, Bakhtin'in, ortaçağa özgü karnaval estetiğini yeniden kurmak için Rabelais'yi kullanmasıdır.

Benjamin, Baudelaire'in birçok şiirinin nasıl, kişilerarası geçici ilişkiler, çökmüş şehvet, komplonun ve yoksulluğun karanlık yeraltı dünyaları, göz alıcı metalar ve onların sergilenişi, ve caddeler ve köprü altları boyunca insanların ve kalabalığın gelgitli hareketine ilişkin yeni bir kentsel deneyimi yansıttığım gösterir. Benjanmin'in temel savı, kapitalist kent dünyasının, yabancıların, malların ve görünümlerin yeni ve şaşırtıcı yollarla insan eyleminin ve öznelliğinin temelini oluşturduğu bir dünya olduğudur. Bu görüşün en önemli kavramı, flâneur [gündelik yaşamın serbestçe devinen edimcisi'dir. Bu kişi kentsel mekânlarla, kalabalıklarla, mağaza vitrin¬leriyle ilgisiz, dolaşan röntgenci biri gibi ilgilenen, amaçsızca gezinen bir kentsel izleyici idi. Benjamin'in (1997: 36) belirttiği gibi, o, "asfaltta bitki örnekleri toplamaya gider." Flâneur aktif olarak caddelerin yaşamını araştırıp ortaya koyar; kalabalıklara karışarak ve ilk bakışta ironik ve kadirşinas olan sabit bir bakışla tüketim me¬kânlarına yönelerek kent içinde gezinir. Bu süreçte, "etrafı müşteri¬lerin akınıyla dolu meta sarhoşluğu"na teslim olur (1997: 55). Benjamin, burada karmaşık bir imge sunar. Flâneur, bir yandan daha çok bir dedektif gibi davranan ve insan doğası hakkında soğukkanh bir çalışmaya angaje olan aktif bir faildir. Diğer yandan, (kadın/erkek), belirsiz bir kalabalıkta, meta fetişizmi ve yeniliğin amansız takipçiliği içinde yapay teselli arayan yabancılaşmış bir bireydir.

Benjamin, flâneurie ve kapitalizmin kumlu biçimleri arasındaki yakın bağlara vurgu yapar. Onun tamamlanmamış "kemerli yapı projesi" (arcades project), on dokuzuncu yüzyıl Paris'inin ideolojisi ve kentsel dokusunun nasıl iç içe geçtiğini araştırmayı amaçlamıştı. Bu çalışma tamamlanamasa da, fikir verici taslakları, tüketimcilik ve kentsel biçim üzerine çalışanlar için etkili olmaya devam etmektedir. Benjamin, meta fetişizminin çekici güçlerinin, yeni mimari biçimler tarafından geliştirildiğini ileri sürer. Kemerli yapı, 1820'li ve 1830'lu yıllarda ortaya çıkmıştır. Bunlar, cam ve demirden inşa edilen ve gazla aydınlatılan kapalı mekânlar idi; ve lüks malları göstermek için kullanılıyordu. Bunlar, bozuk caddelerden farklı olarak, metaların sergilenmesi ile uyarılan sabit bakışlara sahip gezgin flâneur için güvenli bir yer sağlamıştır. Benjamin'e göre, öznellik, mekân ve meta arasındaki bu ilişki, "malları satmak için flâneun'e'den yararlanan" (1997: 170) alışveriş merkezleri ile devam edecekti. Bu tür fikirler, sonradan boş zaman ve tüketim alanındaki araştırmalar ve özellikle alışveriş merkezi ile ilgili yeni literatür üzerinde önemli ölçüde etki yaratmıştır.

Kaynak: Philip Smith-Kültürel Kuram; Çev: S. Güzelsarı; İ. Gündoğdu; Babil Yayınları, İstanbul:2001 sf:66-70

Hiç yorum yok: